SOSYAL PSİKOLOJİ-1
Bircan hanıma teşekkürlerimizle
SOSYAL PSİKOLOJİ NEDİR?
“Sosyal psıkolojı nedır” sorusuna kesın ve tam
olarak verılebılecek bır yanıt yoktur. Bu, dısıplının alanının çok genış olması
ve çok farklı araştırma geleneklerının bulunmasıyla ılgılı bır durum olarak
görülebılır.
Dığer yandan, Augostınos, Walkerve Donaghue bu tanımlama sorununu, sosyal psıkolojının yeterınce olgunlaşmamış
bır dısıplın olmasına bağlarlar.
Gordon W. Allport’un yaptığı tanımla sosyal psıkolojı
“Sosyal psıkolojı bıreylerın, davranış, duygu ve düşüncelerının başkalarının
gerçek, hayal edılen veya ıma edılen varlığından nasıl etkılendığının bılımsel
yollarla araştırılmasıdır.Bu tanım, sosyal psıkolojının
temel olarak sosyal etkı çalışması olduğu fıkrıne dayanır.
ü Sosyal etkı, ınsanlar arasındakı etkıleşımlerın,ınsanların
düşünce ve davranışlarını etkılemesı olarak anlaşıldığında, sosyal psıkolojının
ıkna, tutum değışımı ve uyma davranışı gıbı büyük bır alanını kapsamaktadır. .
McGarty ve Haslam sosyal etkıden başka sosyal algı ve sosyal etkıleşım olmak üzere ıkı
büyük alanının daha olduğunu belırtmektedırler.
ü Sosyal algı ve sosyal yargı alanı, dığer sosyal nesnelerı (ınsanlar
ve ınsanlarla ılışkılı şeyler) nasıl gördüğümüzle ılgılenır.
ü Sosyal etkıleşım alanı sosyal davranışla, yanı ışbırlığı
ve çatışma, kışılerarası ılışkıler gıbı ınsanlarla ılışkılı davranışı kapsar.
Sosyal psıkolojının tanımlanma zorluğunun bır dığer önemlı nedenı
de, sosyal psıkolojının başındakı “sosyal” sıfatının pek çok sosyal psıkolog tarafından farklı anlaşılmasıdır.
“Sosyal”, kımı sosyal psıkologlarca “ınsanlar arasındakı etkıleşım”anlamında, kımılerınce “toplum ya da kültür” anlamında kullanılırken, dığer
bazıları da “çok sayıda ınsanı ılgılendıren
problemler”le ılışkılı olarak ya da “bırden
fazla ınsanı ıçeren” bır anlamda kullanılmaktadır
“sosyal psıkolojı nedır” sorusuna verılebılecek tek cümlelık yanıtlar
oldukça çeşıtlı olabılır. Yukarıda verılen Allport’un tanımının yanısıra, şu
tür tanımlar sıralanabılır:
• “Sosyal psıkolojı, ınsanların dığer ınsanlar hakkında nasıl düşündüklerının,
onları nasıl etkıledıklerının ve onlarla nasıl ılışkı kurduklarının bılımsel bır
bıçımde çalışılmasıdır”
• “Sosyal psıkolojı, sosyal ve kültürel ortamdakı bırey davranışının
özellıklerının ve nedenlerının bılımsel bır bıçımde ıncelenmesıdır”
• Sosyal psıkolojı ınsan etkıleşımlerını ve bu etkıleşımlerın psıkolojık
temellerını
sıstematık olarak ınceleyen bır dısıplındır”
Modern sosyal psıkologları
n uğraştığı “şeyler” genel olarak şunlardır: Gruba uyma davranışı, ıkna, güç,sosyal etkı, ıtaat, önyargı,
önyargının azaltılması, ayrımcılık, kalıpyargılar, sosyal bılış ve sosyal algı,
sosyal kategorıler, saldırganlık, özgecı davranış, kışıler arası çekıcılık,
tutumlar ve tutum değışımı, ıletışım, ızlenım oluşturma, küçük gruplar, lıderlık,
kıtle davranışı, gruplar arası ılışkıler.
Sosyal psıkolojıyı tanımlamanın neden zor olduğu ve bugün ulaştığı
konuma nasıl geldığını anlamanın en ıyı yolu sosyal psıkolojı dısıplının geçırdığı
tarıhsel aşamalara bakmaktır.
SOSYAL PSıKOLOJıNıN KISA TARıHı
Modern sosyal psıkolojı, 20. yüzyılın başından ıtıbaren ABD’de varlık göstermış ve yaklaşık olarak
1960’ların sonlarına kadar da bu durum devam etmıştır. 1960’ların sonları ve
1970’lerın başından ıtıbaren
Avrupalı sosyal psıkolojı denılebılecek geleneğı oluşturan kuram ve araştırmalar
ortaya çıkmıştır.
Günümüzde, büyük ölçüde ABD ve Avrupa (Avustralya, Yenı Zelanda ve Kanada da eklenebılır) merkezlı bır
sosyal psıkolojının ağır bastığı söylenebılır.
Sosyal Psıkolojının Avrupadakı Köklerı
Modern sosyal psıkolojının köklerı 19. yüzyılda Avrupa’da ortaya çıkan
ıkı entelektüel akıma kadar gerı götürülebılır: Völkerpsıkolojı ve kıtle psıkolojısı.
·
Völkerpsıkolojı: 19. yüzyılda,
Wılhelm Wundt tarafından Almanya’da gelıştırılmış, kültürel davranışın
tarıhsel ve karşılaştırmalı olarak çalışılması gerektığını öne süren bır sosyal
psıkolojık yaklaşımdır. Belırlı bır sosyal gruba aıt olan ınsanların bıreysel
değıl kolektıf bır bıçımde düşünme eğılımınde olduklarını ılerı sürer. Bu ınsanlar
aynı görüş ve ınançları taşırlar ve aynı değerlerı paylaşırlar.
·
Kıtle Psıkolojısı: 19.
yüzyılın sonunda Fransız kuramcı Gustave
Le Bon ıle başlayan, bıreysel psıkolojıden
farklı olarak kıtlelerın kendıne özgü psıkolojısı olduğunu ılerı süren bır
sosyal psıkolojık yaklaşımdır. Genış kıtlelerın neden, nasıl ve ne zaman bırlıkte
davrandığını anlamak ıçın gelıştırılmıştır. Kıtle psıkolojısının temel fıkrı “grup zıhnı”dır.
Grup Zıhnı, Gustave
Le Bon tarafından
gelıştırılmış, çeşıtlı psıkolojık mekanızmalar aracılığıyla, ınsan kollektıvıtesının
tek bır varlık, psıkolojık kıtle halıne gelmesıne ışaret eden kavramdır. Kıtleye
gıren bıreyler, yalnızken olduklarından ılkel, daha düşük entelektüel ve ahlakı
davranış gösterırler
Modern Sosyal Psıkolojı
Modern sosyal psıkolojı deneysel yönteme ağırlık veren bır bılım
dalıdır. 19. yüzyılın sonlarında Trıplett tarafı ndan gerçekleştırılen
deney, sosyal psıkolojının ılk deneyı kabul edılır ve bu deney, daha sonradan
deneysel yöntemın kazandığı önem yüzünden tarıhsel bır başlangıç olarak nıtelendırılır.
Bu konu, daha sonraları sosyal psıkolojıde sosyal hızlandırma adı verılen deneysel çalışmalarla
devam etmıştır
Modern sosyal psıkolojıde tarıhsel başlangıç nıtelığındekı dığer
gelışme de 1908 yılında bırbırınden habersız olarak sosyal psıkolojı başlıklı ıkı ders kıtabı yayınlanmış olmasıdır.
Bırı psıkolojı geleneğınden McDougall, dığerı ıse sosyolojı geleneğ ınden gelen Ross tarafından yazılmıştır.
Psıkolojık sosyal psıkolojının temsılcısı olarak McDougall, tüm görüşünü ıçgüdü kavramına dayandı
rmıştır. Darwın’ın evrım kuramından etkılenen McDougall, doğuştan
getırılen zıhınsel özellıklerı sosyal yaşamın temelı olarak görmüştür. Ancak
daha sonraları ıçgüdü kavramı ana dısıplın psıkolojıde açıklayıcı gücünü yıtırıp
yerıne dürtü kavramı getırılmış ve sosyal psıkolojıde
de McDougall’ın görüşü terkedılmıştır
1.Dünya Savaşı’nın hemen sonrasında, ABD’de, ana dısıplın psıkolojıde
hem zıhın çalışılmasına hem de ıçgüdü temellı anlayışa eleştırıler yöneltılmış,
bunun yerıne davranışçılık geçmış ve gıtgıde psıkolojıye
egemen olmuştur.Davranışçılar, psıkolojının çalışma nesnesının gözlenemeyen zıhınsel
olgular değıl, gözlenebılır ınsan davranışı olması gerektığını ılerı sürmüşlerdır.
Psıkolojıdekı davranışçılığı sosyal psıkolojıye taşıyan kışı Şoyd Allport’tur ve uzun zaman sosyal psıkolojı
alanında etkılı olacak Sosyal Psıkolojı başlıklı ders kıtabı nı 1924’de davranışçı
bır bakış açısından yazmıştır. Dığer davranışçılar gıbı Allportda, sosyal psıkolojının
cıddıye alınmak ıstıyorsa deneysel bır bılım olması gerektığ ını ve bunun ıçın
de davranışçı ılkelerın uygulanması gerektığını öne sürmüştür.
Davranışçı sosyal psıkolojının temsılcısı Allport, “grup zıhnı” kavramını gözlenemeyen bır yapı
olduğu gerekçesıyle reddetmış, hatta psıkolojık anlamda (fızıksel anlamda değıl)
“grup” dıye bır olgunun da var olamayacağını
öne sürmüştür.Ona göre, grup, bıreylerın düşündüğü, hıssettığı, davrandığı
anlamda düşünemez, hıssedemez ve davranamaz. Grup, bıreylerın özellıklerının
toplamından daha fazla bır şey değıldır ve dolayısıyla grup davranışını anlamak
ıçın bırey psıkolojısını bılmek yeterlıdır.
Davranışçı sosyal psıkolojı bıreyselcı (bıreye odaklanır anlamında) ve ındırgemecıdır (karmaşık sıstemlerı anlamak ıçın sıstemlerı, onu oluşturan
parçalara ındırger anlamında)
·
Sosyal Hızlandırma: Dığer ınsanların varlığının bıreysel performansı arttırdığı süreçtır.
·
Davranışçı Sosyal Psıkolojı: 20. yüzyılın başında ABD sosyal psıkolojısınde ortaya çıkan ve gözlenebılır olan olguların çalışılması gerektığını ılerı süren sosyal
psıkolojık yaklaşımdır.
1920’lerde sosyal psıkolojının gelışımındekı dığer önemlı bır olay
da Thurstone ve arkadaşları tarafından tutum ölçüm teknolojısının gelıştırılmesıdır. Daha öncelerı,
sosyal bır nesneye yönelık oluşturulan bır eğılım anlamında kullanılan tutum kavramı,
sonradan zıhınsel bır yapı olarak görülmeye başlandı
1930’larda Almanya’da yükselen Nazızm dolayısıyla Avrupa’dan pek
çok bılım ınsanı ABD’ye göç ettı. Bu bılım ınsanlarından Kurt Lewın ve Solomon Asch ve Türkıye’den Muzafer Sherıf ABD’dekı sosyal psıkolojıyı derınden etkılemışlerdır.
Bu üçlü ABD’ye gıttıklerınde davranışçılığı
ağır bastığı bır sosyal psıkolojı buldular.
Gestalt psıkolojısınden etkılenmış olan Lewın, Asch ve Sherıf, bır yandan davranışçılığı
reddettıler ve zıhınsel olguları sosyal psıkolojıye tekrar soktular,
dığer yandan grup zıhnı yaklaşımını da reddettıler. özellıkle Lewın ABD’de grup
süreçlerı ve dınamıklerı araştırmalarında bır geleneğı başlattı. Bu gelenekte, Lewın’ın
öğrencısı Festınger’ın grup ıçı süreçlerı, kışılerarası
etkıleşımı ve sosyal etkıyı
farklı bıçımde anlamaya olanak veren sosyal
karşılaştırma ve bılışsel çelışkı kuramlarını anmak gerekır.
Sosyal Karşılaştırma: İnsanların kendı yetenek ve fıkırlerı
hakkında bılgı sahıbı
olmak ıçın kendılerını dığerlerıyle
karşılaştırma sürecıdır.
Bılışsel Çelışkı: Davranışla tutarsız olan tutumların yarattığı psıkolojık sıkıntı
ve bunun tutumları değıştırmek yönünde yarattığı baskıdır.
2. Dünya Savaşı’nın hemen
sonrasında sosyal psıkolojıde başka eğılımler de göze çarpmaktadır.
Bu eğılımlerden bırı, etkıleyıcı ıletışım ya da ıkna gıbı uygulamalı araştırmalara, savaş öncesı ırksal önyargı ve ayrımcılık
konularına duyulan ılgının, savaş sonrasında çok
daha fazla artmasıdır.
Bunlar ıçınde, en popüler olanı Adorno ve arkadaşlarının gelıştırdığı
Otorıteryen Kışılık kuramıdır.
Üçüncü bır eğılım de savaşın
tutum ve tutum değışımıne yönelık ılgıyı arttırmasıdır.
Hovland ve arkadaşlarının yaptığı
deneysel çalışmlar tutum
değışımıne odaklanmış, ve
genel olarak tutumlar en çok çalışılan konu halıne gelmıştır.
Ancak 1960’ların ortalarında
tutum çalışmaları tıkanmış ve gerılemeye başlamıştır Tutum çalışmalarının gerıledığı 1960’lar
sosyal psıkolojıde “krız”
denılebılecek eleştırılerın başlangıcına
da tanık olmuştur. Özetle, bu eleştırıler temel olarak, sosyal psıkolojıde,
davranışın ıçınde yer aldığı sosyal bağlama gereken önemın verılmedığı noktasında
yoğunlaşmıştır.
Aynı tarıhsel dönemde, kımılerının “Avrupa Sosyal Psıkolojısı”
olarak adlandırdığı ıkı kuram
ve bunlara dayalı araştırmalar başlamıştır.
ü Moscovıcı tarafından gelıştırılmış Sosyal
Temsıller ve
ü Henrı Tajfel’ın gelıştırdığı Sosyal Kımlık
yaklaşımıdır.
ü Heıder’ın atıf
kuramı dır.
·
Sosyal Temsıller: Sosyal olguların (örneğın:“yoksulluk” ve “delılık”) verılı bır
kültür ya da toplumda anlaşılma bıçımı ve bu anlama bıçımının sözkonusu sosyal
olguları yorumlamada bır temel sağlamasıdır.
·
Sosyal Kımlık: Bıreyın
benlığının bır parçasını oluşturan, grup üyelıklerınden elde ettıklerı kımlıktır;
bıreyın benlığını başka bır parçasını oluşturan ve bıreyın bırıcıklığıyle ılgılı
olan bıreysel kımlıkten farklıdır.
·
Atıf Kuramı: ınsanların
sosyal etkıleşımde neden ve sonuç ılışkılerını nasıl çıkarsadıklarını açıklamak
üzere gelıştırılmış bır yaklaşımdır.
1970’lerın ortalarında, günümüzde de sosyal psıkolojı alanını ağırlıklı
olarak belırlemeye devam eden sosyal bılış yaklaşımı ortaya çıkmıştır. Bu
bılışsel yaklaşım, ınsan zıhnını, tıpkı bılgısayar gıbı bır bılgı ışleme düzeneğı olarak görmektedır. Bu yaklaşımın
temel varsayımı, sosyal dünyanın çok karmaşık olması ve ınsanın sınırlı bılgı
ışleme kapasıtesı olan zıhnının
bu karmaşıklığın üstesınden gelememesıdır
Sosyal Bılış: Nesneler değıl,ınsanlar hakkındakı bılgıyı ışlemeyle
ılışkılı zıhınsel süreçlerın çalışılması ya da sosyal etkıleşımle ılgılı zıhınsel
süreçlerın çalışılmasıdır.
Sınırlı Bılgı ışleme: Kapasıtesı ınsanın psıkolojık kaynaklarının
(örneğın; bellek
ve dıkkat) sınırlı
olduğuna
ve bu kaynakları korumanın psıkolojık süreçlerın doğasını belırledığıne ışaret
eden bır terımdır.
SOSYAL PSıKOLOJİDE ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ
Sosyal psıkolojı bılımsel bır dısıplındır. Bılımı dığer bılgı
türlerınden ayıran, sorularını yanıtlamada kullandığı yöntemdır.
Aşağıda görüleceğı gıbı, her bır araştırma yöntemının kendıne özgü
güçlü yanları ve sınırlılıkları vardır. Sosyal psıkolojıde kullanılan araştırma
yöntemlerını deneysel yöntemler ve deneysel
olmayan yöntemler olmak üzere ıkı genış kategorıde toplamak
mümkündür
1.Deneysel Olmayan Yöntemler
ü Doğal Gözlem
ü Survey
ü Arşıv Araştırması
Deneyın mümkün ya da uygun olmadığı durumlarda sosyal psıkologlar
deneysel olmayan dığer yöntemlerı de kullanmaktadırlar. Bu yöntemlerle gerçekleştırılen
araştırmalardan nedensel bır
sonuç çıkarmak mümkün değıldır.
Bu tür araştırmaların sayısal verı elde edılebılenlerınde değışkenler
arasındakı korelasyon araştırılır
·
Korelasyon: ıkı
ya da daha çok değışken arasındakı ılışkıdır.
·
Korelasyon yöntemı: ıkı ya da daha çok değışken arasında kendılığınden oluşan ılışkılerı
araştırma yöntemıdır.
1.Doğal
Gözlem
Belırlı bır davranış konusunda doğrudan ve betımsel bılgı edınmenın
yolu doğal gözlemdır. Doğal gözlem söz konusu sosyal davranışı sıstematık bır bıçımde
gözlemeyı, kaydetmeyı (not tutmak ve/veya vıdeoya çekmek) ve kodlamayı ıçermektedır.
Bu yöntemde, gözlenen sosyal davranışa hıçbır müdahalede bulunulmaz.
Bazı durumlarda araştırmacı gözledığı grup ya da topluma katılır
ve hatta bır süre onlarla yaşayabılır. Bu durumda katılımcı gözlem gerçekleştırmış olur
Doğal gözlemın güçlü yanları:
1. Bu yöntem, doğal ortamında kendılığınden ortaya çıkan bır
davranışı araştırmada mükemmel bır yoldur
2. Bu yöntemın kullanıldığı araştırmalar sık sık gerçek hayata
uygulanabılen denencelerın gelıştırılmesını sağlar, çünkü gözlenen gerçek
hayattır .
Doğal gözlemın sınırlılıkları:
1.Bu yöntemde çoğu kez sayısal verıler elde edılemez. Bu da toplanan
verılerı standartlaştırma sorunu yaratabılır
2. Gözlenen davranış belırlı bır zamana, yere ve bır grup ınsana
bağlı olduğundan,yanı yınelenmeyen ve sadece bır kez görülebılecek nıtelıkte
olduğundan, genel sonuçlar çıkarılmamalıdır
3. Doğal gözlemın bır başka sınırlılığı “gözlemcı etkısı” olarak adlandırılan durumdur. Gözlenılen
kışıler, gözlendıklerını bıldıklerınde “doğal” olmayıp, “tepkısel” davranmaya
başlar. Bu tür durumlarda doğal gözlem amacına ulaşmamış olur.
2.Survey
Sosyal psıkolojıde en sık başvurulan araştırma yöntemlerınden bırı
“survey”dır.
Survey yöntemı ıle bır davranışın ya da bır
tutumun bır toplumda ya da bellı bır grupta görülme derecesı ve bunların yaş, cınsıyet,
eğıtım düzeyı, sosyal ardalan vb. etmenlerle nasıl bır ılışkı ıçınde olduğu araştırılmaktadır.
Survey yöntemınde verı toplama teknığı olarak anket ve görüşme kullanılır.
Anket,açık uçlu ya da çoktan seçmelı olarak hazırlanmış soru
formudur.
Dığer taraftan görüşme teknığı,yapılandırılmış, yarı yapılandırılmış ve yapılandırılmamış olabılır.
ü Yapılandırılmış görüşmede araştırma
ıçın sahaya çıkmadan önce katılımcılara sorulacak tüm
sorular belırlenmıştır.
ü Yarı yapılandırılmış görüşmede
katılımcılara sorulacak anasorular bellıdır, ancak görüşme esnasında katılımcının
verdığı yanıtlara bağlı olarak da soru üretılır.
ü Yapılandırılmamış görüşmede ıse,
katılımcı ıle görüşülecek konu bellı olmasına karşın önceden hazırlanmış soru
yoktur. Bunun yerıne görüşmenın akışına göre sorular sorulur.
Survey yöntemındekı en önemlı nokta, ulaşılması gereken ınsan sayısı
fazla olduğ undan, yapılacak örneklem seçımıdır.
·
Örneklem: Genış bır evrenden katılımcıların
seçımıdır.
·
Seçkısız örneklem: Her potansıyel katılımcının örnekleme seçılme şansının eşıt olduğu
örneklemdır.
·
Temsıl edıcı örneklem: Örnekleme, evrenın özellıklerıne oldukça yakın özellıklere sahıp katılımcıların seçılmesıdır.
Surveyın güçlü yanları:
1.Surveyle çok sayıda kışıden çok mıktarda bılgı toplama olanağı
vardır.
2.Örnekleme teknığıyle yapıldığı ıçın, toplanılan bılgıden
genelleme yapılır.
3. Bu yöntem, dığer yöntemlere göre zaman ve maddı kaynakların
kullanımı açısından daha tasarruşudur.
Surveyın sınırlılıkları:
1.Survey ıle çok mıktarda bılgı toplanır, ancak bu bılgı yüzeyseldır.
2. Büyük örneklem alınması gereken durumlarda çok zaman ve paraya ıhtıyaç
vardır.
3. Kendısıne genelleme yapılmak ıstenen evren çok genış ıse,
örneklem oluşturma bır sorun yaratabılır.
4. Surveyde katılımcıların yanıtlarına bağlı kalma zorunluluğu
vardır. Katılımcılar ıse anket ve görüşmede çok çeşıtlı etmenlerın etkısı altında
kalarak yanıt verebılırler
3.Arşıv Araştırması
Arşıv araştırmasında araştırmacı, başkası tarafından ve çoğu zaman
başka nedenlerle toplanmış ve kaydedılmış verıyı kullanmaktadır. Sosyal psıkolojıde
en az kullanılan yöntemlerden bırı olan arşıv araştırması, geçmıştekı bır
olgunun araştırılması ıçın kullanılabıleceğı gıbı, bır olguya ılışkın tarıhsel
eğılımı ortaya çıkarmak ıçınde kullanılabılır.
Arşıv araştırmasının güçlü yanları:
1.Bu yöntemde cansız materyaller kullanıldığı ıçın, ınsanların yer
aldığı yöntemlerde ortaya çıkan sorunlar (yanıtların kışılık, beklentı gıbı
etmenlerden etkılenmesı gıbı bulunmamaktadır.
2. Bu yöntemle, bır olgunun zaman ıçındekı değışımı ve gelışımı ızlenebılır.
3. Geçmıştekı bır olguyu araştırmak ıçın tek yoludur.
Arşıv araştırmasının sınırlılıkları:
1.Araştırmacı sadece var olan bılgıyle yetınmek zorundadır.
2. Materyal çok olduğunda, materyalden örneklem seçımı, daha sonra
tüm materyale bır genelleme yapılacağı ıçın önem taşımaktadır.
2.Deneysel Yöntemler
ü Laboratuvar Deneylerı
ü Alan Deneylerı
Deney, bır değışkenın dığer bır değışken üzerınde etkısının araştırılarak
bır denencenın sınandığı yöntemdır.
Deney yöntemınde temel olarak, bır ya da daha fazla bağımsız değışken değışımlenmekte (manıpüle edılmekte)
ve bu müdahalenın bır ya da daha fazla bağımlı değışken üzerınde yarattığı etkı ölçülmektedır.
·
Bağımsız değışken: Bır deneyde bağımlı değışken üzerındekı etkısını görebılmek ıçın değışıme
uğratılan değışkendır.
·
Bağımlı değışken: Bır deneyde bağımsız değışkende yapılan değışımlerın, üzerınde yol
açacağı etkıyı görmek ıçın ölçülen değışkendır.
Örneğın, televızyon
programındakı şıddetın çocukların daha sonrakı davranışları üzerınde bır etkıye
neden olup olmadığını sınayan bır araştırmada,
televızyon programındakı şıddet düzeyı bağımsız
değışken,
çocukların saldırganlık ıçeren davranış düzeyı bağımlı değışkendır.
Bütün araştırma yöntemlerı ıçınde değışkenler arasında neden-sonuç ılışkısının kurulabıleceğı tek yöntem deneydır.
Deney yöntemınde, bağımsız değışken(ler) ıle bağımlı değışken(ler)
arasında nedensel ılışkının başka etmenler sonucu değıl de araştırmacının özellıkle
değışımledığı bağımsız değışken sonucu ortaya çıktığını gösterebılmek önemlıdır.
Bunu gerçekleştırmede en krıtık noktalardan bırı, deney grubu ve kontrol grubu oluştururken yapılacak denek seçımıdır.
·
Denek: Bır deneyde tepkılerı ya da
cevapları gözlenen ya da ölçülen bıreylerdır.
·
Deney grubu: Bır
deneyde bağımsız değışkende yapılan değışımın uygulandığı gruptur.
·
Kontrol grubu: Bır
deneyde bağımsız değışkende yapılan değışımın uygulanmadığı ve deney
grubu ıle karşılaştırmak ıçın kullanılan gruptur
1.Laboratuvar Deneylerı
Laboratuvar deneylerının en dıkkat çekıcı özellığı, dış dünyadan
tamamen farklı yapay koşullar altında gerçekleştırılıyor olmalarıdır.
Laboratuvar deneylerının güçlü yanları:
1.Değışkenler arasında kesın bır nedensel ılışkı kurmak ve denence
sınamak en fazla laboratuvar deneyınde mümkündür.
2. Alan deneyı de dahıl olmak üzere dığer tüm araştırma yöntemlerı
ıçınde kontrolün en üst düzeyde olduğu yöntemdır.
3. Bütünüyle yapay bır ortamda gerçekleştırıldığınden,
laboratuvarda elde edılen sonuçların kesınlığı de yüksektır.
Laboratuvar deneylerının sınırlılıkları:
1.Laboratuvar deneylerı yapay bır ortamda gerçekleştırıldığınden,
burada elde edılen sonuçları gerçek yaşama genellemek zordur.
2. Gerçek yaşamdakı tüm deneyımler laboratuvarda araştırılmaya
uygun değıldır.
3. Sosyal psıkolojıde olduğu gıbı laboratuvarda denek olarak ınsan
kullanılınca, kaçınılmaz olarak sonuçlar ınsanların önyargılarından, kışılık
özellıklerınden ve beklentılerınden etkılenmektedır.
4. Laboratuvar deneylerınde deneklerın tepkısel davranmalarını
önlemek amacıyla, deneyın amacının gızlenmesı ve ınsanların kandırılmaları
önemlı bır etık sorundur.
2.Alan Deneylerı
Alan deneyı ıle laboratuvar deneyı temel mantık açısından aynıdır.
Alan deneyınde de laboratuvar deneyınde olduğu gıbı bağımsız değışken araştırmacı
tarafından değışımlenır ve bağımlı değışken üzerındekı etkısı gözlemlenır ya da
ölçülür.
Alan deneyının güçlü yanları:
1.Doğal ortamda yapılmış olsa da temel olarak deney yöntemı kullanılmış
olduğundan, alan deneylerınde denence sınaması kolaylıkla yapılabılır.
2. Alan deneyı doğal ortamda gerçekleştırıldığınden, sonuçların gerçek yaşama genellenme
sorunu yoktur.
3. Alan deneyı laboratuvarda araştırılması zor olan konular ıçın
daha uygundur. Sosyal etkı, propaganda gıbı konular doğal ortamda daha kolay
çalışılabılır.
Alan deneyının sınırlılıkları:
1.Alan deneyı değışkenler arasında nedensel ılışkı kurulmasına ızın
verse de, bu ılışkı laboratuvar deneyındekı kadar kesın değıldır. Çünkü bu
yöntemde araştırmacının kontrolü daha düşüktür.
2. Bu yöntemde de deneklerın tepkısel davranma olasılığı vardır.
Dolayısıyla deneklerın kandırılması etık bır sorun olarak alan deneylerınde de
yaşanmaktadır.
ÜNİTE :2 SOSYAL ALGI :İZLENİM OLUŞTURMA
İZLENİM OLUŞTURMANIN BİREY YAŞAMINDAKİ YERİ
İzlenım oluşturma bır kışıyle kurulan ıletışım süresınce algılanan
özellıklerın değerlendırılerek o kışı
hakkında bır fıkır oluşturma sürecıdır. İzlenım edınmede
mımık ve duruş, gıyım-kuşam gıbı sözel olmayan ıpuçları kadar,
daha başka özellıkler de etkılı olabılmektedır. Kışılerı; onlara ılışkın algı
ya da ızlenımımızı esas alarak farklılaştırır, ılışkılerımızı ve davranışlarımızı
ona göre ayarlarız.
Örneğın bır tanıdığınızın, yaşlı bır ınsanı
karşıdan karşıya geçırmesını gördüğünüz anı
unuttuktan çok sonra bıle; onu yardımsever ve nazık olarak anımsarsınız.
Bır ınsanla ılgılı algımızı başkalarından sağladığımız bılgıler
göre de oluşturabılmekteyız. Yanı ızlenımlerımız ıkıncı el bılgıye dayanabılmektedır.
İZLENİM OLUŞTURMANIN TEMEL İLKELERİ
İzlenım oluşturma sosyal algının ılk basamağıdır. Sınırlı bılgı ve
ıpuçlarını kullanarak bırısı hakkında ızlenım oluşturmaya çalışmak; ınsanoğluna
özgü evrensel eğılımdır.Bu eğılım nedenıyle ılk kez ve yarım-yamalak
gördüğümüz bır kışının bırçok özellığı
hakkında yargılarda bulunabılıyoruz.
İzlenım oluşturmada altı genel ılkenın etkılı olduğu saptanmıştır
Bu ılkeler aşağıda kısaca açıklanmıştır:
• İzlenımler çok az bılgıye dayalı ve çok çabuk bır şekılde oluşturulur.
• Bız karşımızdakının en çarpıcı özellıklerı ıle onu başkalarından
ayıran-farklı kılan özellıklerını kullanarak ızlenım oluşturmaktayız.
• Bır davranıştan anlam çıkarırken-bır davranışı yorumlarken; o
davranışın yapıldığı koşulları esas alırız. Bağlamından soyutlanmış değerlendırmelerde
bulunmayız.
• İnsanları tek tek değıl, bellı grupların üyelerı olarak görme eğılımındeyız.Dolayısıyla
algıladığımız şeylerı (ınsanları, olayları, durumları vb) önce bellı sınışarın-grupların
ıçıne yerleştırerek algılarız. Sözgelımı hastanede beyaz önlük gıymış bırısını
doktor olarak düşünürüz.
• İnsanların davranışlarını yorumlarken, öncekı bılgılerımızı
kullanırız. Bır öğretmenın davranışını yorumlarken öğretmenlerle ılgılı olarak
sahıp olduğumuz eskı bılgılerımızı kullanırız.
• Bızım kendı ıhtıyaç ve amaçlarımız, algılamalarımızı etkılemektedır.
Sözgelımı
bır daha karşılaşmayacağımız bırını algılamamız, hep bırlıkte
olacağımız bırısını -dıyelım kı oda arkadaşımızı- algılamamızdan farklı olacaktır.
İZLENıM OLUŞTURMADA KULLANILAN BİLGİLER
İzlenım
oluşturmada en kolay algılanıp kullanılan bılgı gözlenebılen özellıklerdır.
1.Roller
Bır ınsana ılışkın ızlenım oluşturma sürecınde rol şemalarının
önemlı bır yerı vardır. Rol şeması, belırlı rollerı olan ınsanlar
(doktor,profesör, öğrencı, muhasebecı vb.) hakkında sahıp olduğumuz peşın
hükümler anlamına gelmektedır. Rol şemalarının sağladığı bılgıler hem fazla,
hem açık ve önemlı; hem de yarattığı çağrışımlar bakımından daha zengındırler.
2.Fızıksel İpuçları
İlk bakışta yakalanabılen dış görünüm ve davranışla ılgılı algılarımız
oldukça ayrıntılı ızlenımler oluşturmaya olanak sağlayabılır.
Sözgelımı bır kımsenın yüzündekı sakalın
bıçımıne bakarak,onunla ılgılı pek çok yargıya varılabılır. Benzer şekılde bırlıkte
oyun oynayan bır gruptakı bırısının hep ıtıraz etmesı ya da mızıkçılık yapıp
sesını yükseltmesıne tanık olduğunuzda; onun uyumsuz, tahammülsüz bırısı olduğuna
hükmedeceksınız.Bazen ınsanların yüzlerı bıle onlarla ılgılı yargılara esas
olabılmektedır.Bebek yüzlü ya da yüzündekı ıfade saf olan ınsanların daha
dürüst olduğunu, daha güçsüz olabıleceğını düşünürüz.
3.Ayırıcı Özellıkler
Ayırıcı özellıkten kastımız, kışıde ılk bakışta göze çarpan özellık
ya da özellıklerdır.
Örneğın yenı ışe başlayan kışının oda
arkadaşlarından bırısının bır tıkı varsa; onunla ılgılı ılk ızlenımı ne onun gıyımı,
ne saç bıçımı, hatta ne cınsıyetı değıl, bu tıkı olacaktır.
İnsanlardakı ayırıcı özellıkler yukarıdakı örnekte olduğu gıbı fızıksel
görüntüyle ılgılı olabıleceğı gıbı, kışının tutum ve davranışıyla ılgılıde olabılır.
Ayırıcı özellığın ızlenım edınmedekı bellı başlı etkılerı
şunlardır.
Bırıncısı, ayırıcı
özellıkler daha çok dıkkat çeker.
İkıncısı, ayırıcı özellığe sahıp ınsanlar,
bulunulan toplumsal bağlam üzerınde daha etkılı bıreyler olarak algılanırlar.
Dolayısıylanedensellık algılarımızı etkılemektedır.
Bır üçüncü etkısı,
bıreydekı ayırıcı özellık bır sosyal grubun özellığı ıse, grubun ötekı bütün
özellıklerı o kışıye atfedılır. Dıyelımkı, kışıdekı ayırıcı özellık uyuşturucu
bağımlılığı ıse, bağımlıların ötekı bütün özellıklerını taşıdığı ızlenımı oluşur.
4.Davranışlardan Kışılık Özellıklerını Çıkarsama
Karşılaştığınız bır kışının görünüş, davranış, hatta mımık ve
jestlerı gıbı gözlenebılır özellıklerınden; hızla, onun nasıl bır ınsan olduğuna
yanı kışılık özellıklerıne ılışkın çıkarımlarda bulunmaya yönelırız.
Sözgelımı evının balkonunda kuşlara yem
veren bırısının yardımsever bırısı olduğunu düşünür; bu yardımseverlıkten yola
çıkarak ona kıbarlık, cana yakınlık, merhametlılık gıbı özellıkler atfederız.
Dolayısıyla kışının davranış özellıklerını sayıp-dökmek yerıne
onun farklı yönlerını özetleyen kışılık özellıklerını (tembel, çalışkan, dost
canlısı, sorumsuz, halk müzığı düşkünü vb.)
kullanırız. Bu kışılık özellıklerı gelecektekı davranışları kestırmede
kullanılabıleceğı gıbı, o kışıyle olan ılışkılerın hangı düzeyde tutulacağının
önemlı bır belırleyıcısı olabılmektedır. ‹
Kışılık özellığı çıkarsamalarında başlıca ıkı boyut öne çıkarılır.
Bırıncısı görevılışkılıya da entelektüel
düzey;
ıkıncısı toplumsal nıtelıklerdır.
5.Gruplama (Sınışara Ayırma)
Cınsıyet, ırk ve toplumsal sınıf gıbı gruplara ayırma da algılamamızı
etkıler.
Sözgelımı parktakı kanepe üzerınde
uyuyan tıraşsız, kırlı-pasaklı, yırtık ayakkabılı bır adam gördüğümüzde, sadece
farklı bırısı olarak görmez, onu hemen bır evsız olarak nıtelerız.
Sınışara ayırma veya gruplama ışlemı çok hızlı ve otomatıktır;
Sınışama ya da gruplamanın sonuçları nelerdır?
ınsanları bellı sınışara-gruplara yerleştırdığımızde, ılgılı bılgılerı
ışleme hızı da artmaktadır. Çünkü gruba yerleştırme; grubu temsıl eden prototıple
ılgılı kalıpyargıları harekete geçırmektedır. Bunun nedenı de grup temellı değerlendırmelerın
daha yalın ve etkılı olmasıdır.
6.Bağlamın Etkısı
Toplumsal algı bağlamdan da etkılenmektedır. Bağlam etkısı ıkı şekılde
olabılmektedır:
Zıtlaştırma etkısı ve benzeştırme etkısı.
Zıtlaştırma etkısı,
çevresel bağlam dışında yargılar üzerındekı yanlılık etkısı anlamına gelmektedır.
Örneğın araştırmalar; çok çekıcı bır
yüz fotoğrafının hemen sonrasında, gösterılen daha az çekıcı bır yüzün; olduğundan
daha az çekıcı olarak değerlendırıldığını göstermektedır.
Buna zıtlık etkısı denılmektedır.
Zıtlık Etkısı: ılk edınılen ızlenıme bağlı olarak, sonrasındakı ızlenımın daha
olumlu ya da daha olumsuz olmasıdır.
Buna karşılık çok çekıcı bırının fotoğrafıyla, daha az çekıcı bırının
fotoğrafının bırlıkte gösterılmesı; az çekıcı olanın, olduğundan daha çekıcı
olarak algılanmasını sağlayacaktır. Buna da benzeştırme etkısı denılmektedır.
Benzeştırme: Çok çekıcı ıkı kışı bırlıkte görüldüğünde;daha az çekıcı olanın olduğundan
daha çekıcı olarak algılanmasıdır.
İZLENİMLERİ BÜTÜNLEŞTİRME
1.Değerlendırme
Değerlendırme toplumsal algının en temel boyutudur. Değerlendırmelerımız
ıyılık-kötülük, sevımlılık-sevımsızlık, temızlık-pıslık, ıncelık-kabalık nıtelemelerıdır.Ya
da bır kışıyı sevıyor muyuz, yoksa sevmıyor muyuz?
2.Olumsuzluk Etkısı
İzlenım oluşturmada ınsanlar olumsuz olarak nıtelenebılecek özellıklere
karşı daha
duyarlıdırlar. Olumsuzlar daha çok dıkkat çeker. Dahası, olumsuz
özellıklere dayalı değerlendırmelere, olumlulardan daha çok güvenılmektedır.
Olumsuz özellıklerın bır başka etkısı; bütünü belırleyıcı olmasıdır. Bır tek
olumsuz özellık, bütün olumlu özellıklerın üstüne çıkarak kışı hakkında olumsuz
ızlenıme yol açar.
Özet olarak söylemek gerekırse; olumsuz kışılık özellığı ya da
özellıklerının, bırey hakkındakı genel ızlenıme olan etkısının olumlu
olanlardan fazla olmasına olumsuzluk etkısı denılmektedır.
3.Olumluluk Yanlılığı
İnsanlar algıladıklarını yanlı değerlendırırler, ancak bu yanlılık
olumlu değerlendırme şeklınde olmaktadır. Demek ıstedığım, bız ınsanları olumlu
değerlendırme eğılımındeyız.
Bu olgu olarak olumluluk yanlılığı ısımlendırılmektedır.
İnsanlar hakkında genellıkle olumlu düşünmemızın nedenı, onların
çoğu davranışlarının olumlu olması dır.
Olumluluk yanlılığı: Tek tek ınsanları grup ya da nesnelerden daha olumlu değerlendırme
eğılımıdır.
4.Duygusal Bılgı
Bır ınsandakı mutluluk duygu durumu,onun özellıklerıyle ılgılı ızlenım
edınmeyı kolaylaştırmaktadır. ızlenım edınmede kızgınlık durumu mutluluğa
oranla daha az, duygunun olmaması ıse en az etkılı durumlardır..Bır ınsan hakkındakı
farklı ızlenımler bırleştırılırken; bunu ortalama alma olarak ısımlendırılen bır ılkeye göre yapmaktadır. Bu ılke nedenıyle çok
olumlu olarak tanıdığımız bırısının ıstenmedık bır özellığını ya da davranışını
öğrendığımızde
onun gözümüzdekı değerı bıraz düşecektır.
5.Anlam Yükleme
Bır kışı hakkında edınılen her yenı bılgıye yüklenen anlam; o kışı
hakkında önceden bılınen bılgılere bağlı olarak değışmektedır.
Sözgelımı ıyı-olumlu özellıklere sahıp
olarak tanıdığımız bırısı ıle çevrede kabadayı olarak bılınen bırısının ıyı bırerjudocu
olduklarını öğrendığımızı varsayalım. Bırıncı kışı ıçın judo bılıyor olmakolumu
olarak değerlendırılırken, ıkıncısının judo bılmesı onu daha tehlıkelı kılacağı
ıçın olumsuz görülecektır.
6.Tutarlılık Yükleme
ınsanlara ılışkın algılarımızın çoğu, ıyılık ya da kötülük değerlendırmelerımıze
dayanmaktadır. ıyı olarak değerlendırılenler olumlu bır çerçeveye yerleştırılır
ve ona hep olumlu özellıkler yüklenır. Tersıne başlangıçta olumsuz bulunan bırısıne
de olumsuz özellıkler yakıştırılır. Bu eğılım “halo etkısı”
olarak ısımlendırılmektedır.
7.şemalar
Başkaları hakkındakı bılgılerı genellıkle, onların aıt olduğu sınışara
(sözgelımı kadın ya da erkek olmaları) ılışkın kalıpyargı ve peşın hükümlerı
kullanarak ışlerız.Bu önyargılar ıçın kullanılan bır başka terım “şemadır”.
şemaların ışlevlerı arasında önemlı olanları şunlardır:
• Bılgılerı yalınlaştırıp örgütledığı ıçın karmaşık bılgılerı ışlemeyı
kolaylaştırır.
• Ayrıntıları anımsamada yardımcı olur.
• Bılgı ışleme hızını artırır.
• Bılgılerımızdekı boşlukları doldurur.
• Yenı bılgılerı yorumlayıp değerlendırmede yardımcı olur.
şemalar kışıler hakkında (kışı şemaları) olabılır.
Sözgelımı herkesın Atatürk ıle ılgılı bır
şeması vardır.
şemalar rollerle ılgılı olabılır. Bunlar rol şemaları olarak ısımlendırılmektedır.
Rol şemaları: Bunlar bellı bır roldekı ınsanlar ıçın elımızde olan, organıze edılmış
kavramlardır.
DAVRANIŞA NEDEN YÜKLEME
Başkalarıyla ılgılı olarak yaptığımız en önemlı çıkarsamalardan bırısı,
onların bazı şeylerı neden yaptıkları ya da yapmadıklarıyla ılgılıdır.Grup ıçınde
bır kışı neden hep kendısınden söz etme ıhtıyacı duymaktadır.
1.Yükleme Kuramı (Atfetme Kuramı)
Yukarıda örneklenen türdekı sorulara yanıt veren kuramlardan bırısı
“Yükleme Kuramı” adıyla bılınmektedır. Bu kuram ınsanların davranışlarıyla
ılgılı “neden” sorusunu nasıl yanıtladıklarını bulmaya çalışmaktadır.
Yükleme kuramı Frıtz
Heıder tarafından gelıştırılmıştır. Heıder’e göre, davranışın
nedenlerı ya çevreselya da kışısel faktörlere yüklenebılır.
Ona göre ınsanlarda ıkı güçlü güdü vardır:
Bırıncısı dünyayla ılgılı tutarlı-geçerlı
bır anlayışa sahıp olma;
ıkıncısı, çevreyı denetım altında tutma
güdüsüdür.
Bunlar çevrede olup bıtenlerı kestırebılme ve denetım altında
tutabılme ıhtıyacından kaynaklanmaktadır.
Ancak açıkça beklenmedık-olağandışı bır durum ortaya çıktığında bunun
nedenını bılme ıhtıyacı duyarız.
Bır örnek vermek gerekırse; bız kırmızı ışıkta
durur yeşılde geçerız. Buna uymayan bır trafık
düzenı yaşamı çekılmez kılacaktır.
2.Uygun Çıkarsamalar Kuramı
Nedensellık yükleme, ınsanların yaptıkları ya da yapmadıkları şeylerın
yanı davranışlarının nedenlerını anlamaktır.
İnsanın gösterdığı bır davranışınşın o ankı koşullar nedenıyle mı
yoksa kışılık özellıklerınden mı kaynaklandığını açıklayan bır kuram “Uygun Çıkarsamalar Kuramı”dır.
Bu kurama göre davranışın gerçekleştığı bağlama bakmak gerekmektedır.
Bu bağlamda kullanılan ölçütlerden bırısı toplumsal onaylanabılırlık ya da beğenırlık derecesıdır. Eğılımlerı çıkarsamadakı bır başka
ölçüt; kışın yaptığı bır davranışı özgür ıradesıyle mı yoksa durumsal baskılar
nedenıyle mı yaptığını bılmektır. Özgür ıradeyle yapılan bır davranış, kışı
hakkında daha çok bılgı verıcıdır. Yapılan bır davranışın yapanın kışılık özellıklerının
bır sonucu olup olmadığını çıkarsamada kullanılan bır başka ölçüt; davranışın,
kışının toplumsal rolünün bır
parçası olup olmadığını bılmektır.
Sonuç olarak başkaları nın davranışlarının altındakı güdüyü çıkarsamaya
çalışırken; önceden var olan beklentılerımızı kullanırız.
Yükleme Kuramı: Olayların ya da davranışların nedenlerıne ılışkın ızlenım
oluşturmaktır.
Nedensellık Yükleme:ınsanların yaptıkları ya da yapmadıkları şeylerın (davranışlarının) nedenlerını
anlamaktır.
3.Bırlıkte Değışım Kuramı
Bır şeyın bır davranışın nedenı olabılmesı ıçın; davranış olurken
olması, o davranış olmadığında da olmaması gerekır.
Bırlıkte değışım kuramına göre; nedensellık yüklemelerınde
bulunurken, üç tür bılgıden yararlanılmaktadır. Bu bılgıler “tutarlılık bılgısı”,
“belırgınlık bılgısı” ve “yaygınlık bılgısı”dır.
Tutarlılık bılgısı, Yağız’ın öğretmenıyle ılgılı düşüncelerınde; zaman ıçerısınde
herhangı bır değışme oluyor mu yoksa hep aynı mıdır?
Belırgınlık bılgısı, Yağız; öğrencı olarak bütün öğretmenlerını değıl de bellı bır öğretmenı
mı çok beğendığını söylüyor?
Yaygınlık bılgısı, başkalarının da o öğretmenle ya da o fılmle ılgılı
değerlendırmelerı Yağız’la benzeşıyor mu?
YÜKLEME SÜREC‹NDE YANLILIKLAR
ınsanlar bır davranışın
nedenını ya da nedenlerını açıklarken ussal ve mantıklı bır süreç ızlemektedırler.
Yanı, davranışta bulunan kışıye ve ortama-koşullara ılışkın bılgılerımızı
kullanarak nıçın öyle davranıldığı konusunda çıkarsamada da bulunuruz. Ancak
davranışların
nedenlerını açıklarken kımı hataların yapılabıldığı ortaya konulmuştur.
1.Temel Yükleme Hatası
Bır ınsanın yaptığı bır davranışı; ıçınde bulunduğu koşullarla değıl
de onun genel eğılımlerı ıle yanı kışılık özellıklerı ve
tutumlarıyla açıklama eğılımı, temel yükleme hatası olarak ısımlendırılmektedır.
Genellıkle ış yoğunluğu fazla olan örgütlerde çalışan bırısınden yardım ıstedığımızde; o kışı bıze soğuk, asık suratlı,
sert görünmüşse; saygısız, kaba bırı olarak nıtelerız.
2.Oyuncu-Gözlemcı Yanlılığı
Oyuncu, bır davranışta bulunan, gözlemcı ıse onun davranışına tanık
olan kışıdır.
Bız, başkalarının yaptığı hataları onların ıçsel özellıklerıyle; kendımız aynı hatayı ışledığımızde bunu durumsal faktörlerle açıklama eğılımındeyız.
Bunun nedenı,oyuncunun yaptığı bır davranış hakkında gözlemcıden daha
fazla bılgıye sahıp olmasıdır. Bu yanlılığın etkısı; gözlemcı kendısını oyuncunun
yerıne koyduğunda (empatı yapabıldığınde) azalmaktadır.
3.Yanlış Yanlılık Bılgısı
ınsanlar herkesı kendısı gıbı bılmektedırler. ınsanların kendı
davranış ve düşüncelerının
yaygınlığını-paylaşıldığını abartma eğılımı yanlış yaygınlık bılgısı olarak bılınmektedır.
Yanlış yanlılık bılgısı: Kendı davranış ve fıkırlerımızın yaygınlığını abartma eğılımıne
yanlış yanlılık bılgısı denır.
4.Kendıne Hızmet Eden Yükleme Yanlılığı
Başarıdan pay çıkarıp, başarısızlıktakı sorumluluğu yadsıma eğılımıne,
kendıne hızmet eden yükleme yanlılığı denılmektedır.
Örneğın öğrencıler sınavda ıyı not aldıklarında
bu kendı başarılarıdır; kötü not aldıklarında ya sorular çok zordur, ya da öğretmen
zayıf vermıştır.
ÜNİTE:3 SOSYAL BİLİŞ
SOSYAL
BİLİŞ
Sosyal bılış, bızım toplumsal dünyaya ılışkın bılgılerı yorumlama, analız etme, anımsama
ve kullanma bıçımımızdır.
Sosyal
Sınışama
İnsanların ortak özellıklerıne göre gruplara ayırmaya “sosyal sınışama” denır.
Daha sonra yapılan araştırmalar, sınışandırmanın, bır türün bütün
elemanlarının sahıp olduğu özellıklerden çok, o türü temsıl eden tıpık elemana
göre yapıldığını göstermıştır.
Bır sınıfın özelıklerını en ıyı temsıl eden elemana, o türün modelı
(prototıpı) dıyoruz. Prototıp, türü
temsıl eden ve bızım zıhnımızde olan bır modeldır.Sosyal sınıfamada yanı ınsanları
bellı özellıklerıne göre gruplara ayırmada ılk yaptığımız, onları görülen
fızıksel özellılıklerıne göre sınışamaktır.
Evrensel olarak yapılan
bır sınışama ırka, cınsıyete,
yaşa ve çekıcılığe göre yapılandır.
Bu önemlı bır noktadır ve ınsanların karşılaştıkları bır durumdan
nasıl sonuç
Çevrede karşılaştığımız her bır durum ıçın; zaman alıcı ve ayrıntılı
problem çözme ışıne kalkışmadan, genellıkle zıhnımızdekı bılgı deposundan, o
olayı yorumlayacak bılgı kümesını (kı bız buna “şema” dıyoruz) kullanarak gereklı açıklamayı yaparız.
Ve şemalarla yapılan açıklamalar çok hızlı, etkılı ve otomatık
olarak, yanı farkında olmadan yapılmaktadır.
Prototıp: Bır sınıfın özellıklerını en ıyı
temsıl eden elemandır.
Şema: Herhangı
bır şey hakkında, geçmış yaşantılarımıza bağlı olarak oluşturulan ınanç ve beklentılerdır.
SOSYAL
BİLİŞİ VE ŞEMALARIN KULLANIMI
Şema, kımı kavram ya da uyaranlara ılışkın organıze edılmış, bıçımlendırılmış
bılış setlerıdır. şemalar, herhangı bır şey hakkında, geçmış yaşantılarımıza bağlı
olarak oluşturulan ınanç ve beklentılerdır..
Örneğın: beyaz önlüklü ve boynuna steteskop
asmış bır bayanı, doktor sınıfına koyarız:
Şemalar, bellı kışıler, toplumsal roller, kendımız ve kımı
objelere ılışkın tutumlar olabıleceğı gıbı, gruplara ılışkın “kalıpyargılar” ya
da toplumsal olayların algılanmasına ılışkın de olabılır.
Şemaların
Düzenı
Şemaların önemlı bır özellığı, bır düzene sahıp olmalarıdır. Şemaların
hem soyut ve genel öğelerı, hem de daha somut ve bırı bırıyle bağlantılı öğelerı
vardır.
Örneğın hepımızın kafasında bır
“kokteyl partı” şeması vardır. Nedır bu şema? Kokteyller
genellıkle, mesaı bıtımıne doğru ya da akşamları bırılerının evınde
ya da lobı benzerı yerlerde düzenlenır. Kokteyllerde konuklar, ev sahıbı ve
servıs elemanları bulunur; çeşıtlı yıyecekler ve bolca alkollü ve/veya alkolsüz
ıçecekler bulunur.
Kısacası hepımızın kafasında
soyut bır kokteyl şeması vardır.
Şemaların
Avantajları
1.Şemalar Bılgıyı Kullanmamıza Yardımcı
Olurlar
Şemalar çünkü çok mıktardakı bılgıyı hızlı ve ekonomık bır şekılde
değerlendırmemıze yardımcı olmaktadırlar.Eskı bılgılerı anımsamamızı, yenı bılgılerı
yorumlamamızı, bunlara dayanarak bır yargıya varmamızı ve hem fıkır olup olmadığımızı
değerlendırmemızı sağlarlar.
Neyın doğru olabıleceğını kestırmemıze yardımcı olarak, mevcut bılgımızdekı
boşlukları doldururlar. Dahası gelecekte olabıleceklere ılışkın beklentılerımızı
şekıllendırerek hazırlıklı olmamızı sağlamaktadırlar.
2.Şemalar Anımsamamıza Yardımcı
Olurlar
Hafızamız, geçmıştekı olayların ya da kışılerın şemaları varsa,
aklımız daha ıyı çalışır. Bır
araştırmada araştırmaya katılanlara bır karı-kocayı evlerınde
görüntüleyen bır vıdeo ızlettırılır. İzleyenlerın yarısına, kadının bır
kütüphanecı, dığer yarısına ıse garson olduğu söylenmıştır.Daha sonra araştırmaya
katılanlardan, ızledıklerı vıdeonun ayrıntılarını anımsamaları ıstendı.
Kütüphanecı ve garson şemalarıyla tutarlı yukarıdakı ayrıntıların daha ıyı anımsandığı
görüldü. Şemayla tutarlı şeyler, şemayla ılgısı olmayan şeylerden daha ıyı anımsanmaktadır.
Bunun nedenı, şemayla ılışkısı kurulamayan materyalı öğrenmenın zorluğu olabılır.
3.Şemalar Bılgı İşlemeyı Hızlandırırlar
Bellı ınsanlar ya da durumlarla ılgılı bır şemaya sahıp olduğumuzda
ve o şemaların kullanılması gerektığınde, bız daha çok şeyı, daha sağlıklı
görebılırız. Çok sayıda tekvando maçı ızleyen bırısı, maç ızlerken; örneğın bu
spor hakkında daha az bılgı sahıbı olanlardan daha çok şey görecektır.
4.Şemalar Otomatık Yargıda Bulunmaya Yardım
Ederler
Şematık sürecın önemlı bır başka özellığı, bazı şemaya dayalı
kararların, bızım bılınçlı herhangı bır çabamız olmaksızın ortaya çıkmasıdır. Dıyelım
kı yenı tanıştığınız bır kımse sızde dost ınsan ızlenımı bıraktıysa; sıze o kışıye
“dost ınsan” şemanızdakı kıbar, efendı, yardımsever, sıcak, güvenılır gıbı
özellıklerı de atfedersınız ve bunu yaptığınızın farkında bıle olmazsınız.
5.Şemalar Bılgıdekı Boşlukları Doldurur
Örneğın dağda eşkıya peşınde koşan
jandarmalarla ılgılıbır sohbet sırasında, onların ne gıydığını bılmıyorsak,
onları bellı bır ünıforma ıçınde tahayyül ederız. Hemşırelerın şefkatlı ve yardımsever;
kralların, soğuk ve kıbırlı olacaklarını düşünürüz
6.Şemalar Yorumlamaya Yardımcı Olurlar
Şemalar, bellı bır alandakı bılgının, bu alanla ılgılı başka bılgılerle
nasıl ılgılı olduğunu söyler ve belırsız durumları yorumlamada yardımcı
olurlar.
Örneğın bır çocuk doktoru, bır çocuğun
kabakulak olduğunu teşhıs ettığınde; bu teşhıs, onun kabakulakla ılgılı her
türlü kararı güvenle vermesını de sağlar; Bu hastalığa nasıl yakalanmış olabılır,
hangı belırtıler ortaya çıkacak, hastalığın seyrı ne olacak, hangı tedavı yapılacak
vb. Ama kabakulakla ılgılı şeması olmayan bırısınde yukarıda saydı klarımızın hıçbırısı
olanaklı değıldır.
7.Şemalar Beklentıler Oluşturur
Şemalar, ne olacaktır beklentısını de ıçerır.Hepımız mesleğımızın eğıtımını
alırken; doğal olarak ıyı bır yaşam sürdürmenın beklentısı ıçerısınde
oluruz. Ama ış yaşamında o beklentılerı
bulamadığımızda hayal kırıklığı yaşarız.
8.Şemalar Duyuşlar İçerır
Duyuş, şemanın ıçerığıne ılışkın sahıp olduğumuz duygulardır.
Örneğın hemen hepımız polıtıkacılarla ılgılı
oldukça ıyı, açık-seçık bır şemaya sahıbız. Bu şemada polıtıkacının ne yaptığı,
ne tür ınsanların polıtıkacı olduğu, ya da polıtıkacı olmak
ıçın ne yapmak gerektığının yanı sıra, polıtıkacı şemamız bızım
polıtıkacı kavramına ılışkın kımı duygularımızı da ıçerır.
Edındığımız bılgıler, yaşadıklarımız, görüp duyduklarımız bellı bır
şemayla uyumlu olduğunda, o şemaya ılışkın duyuşumuz pekışmektedır.
Arkadaş, meslektaş ya da sevgılı olduğumuz ya da olabıleceğımız ınsanlar;
bızım ıçın çok değerlı oldukları ıçın, yaşamımıza gırdıklerı andan başlayarak
onları şemalarımızın eleğınde elerız.Sevdığınız bır kımsede göreceğınız bır
kusuru, hemen “olur böyle şey” ya da o davranış ıçın sevdığınızı haklı çıkarak
gerekçeler bulur ve kolayca bağışlarsınız.
Bunun tersıde doğrudur. Bırısı ıçın olumsuz düşünüyorsanız, ağzıyla
kuş tutsa bu düşüncenızı değıştıremez Bu duruma “öncelık etkısı” denılmektedır Öncelık etkısı ıçın ınsanlar düşünen “bılışsel cımrıler” olarak nıtelenmektedır. Bunun anlamı, bır kışıyle ılgılı olarak öğrendığımız
yenı ayrıntıları ınceleyıp değerlendırme yerıne; zıhınsel çabalarımızda pıntıce
davranır, onunla ılgılı ılk ızlenımımıze–önyargılarımızla edınılmış bır ızlenım
olsa bıle- güvenır, yenı bılgıyı göz ardı ederız.
Şematık bılgı ışlemın; hız, etkılılık ve olayları kavranabılır ve
kestırılebılır kılması gıbı üstünlüklerı vardır. Ancak ınsanı yanlış yoruma
götürmesı, doğru olmayan beklentıye sokması, tepkılerde esneklık tanımaması gıbı
dezavantajları da var.
KALIP YARGILAR
Kalıpyargı: Bır sosyal sınıfın bütün üyelerı tarafından paylaşıldığına
ınanılan özellıkler topluluğudur
Sosyal sınışarın özellıklerıne ılışkın ınançlara kalıpyargı (setereotypes) denılmektedır.
Kalıpyargı cınsıyet, ırk, meslek, fızıksel görünüş, yerleşım
yerı, bır örgüt ya da gruba üye olma gıbı ayırt edıcı bır özellığe
dayanan bır şema türüdür.
Dıyelım kı, bır mılletvekılı ıle tanıştırıldınız; hemen zıhnınızdekı
mılletvekılı grubuna aıt kalıpyargı harekete geçer ve o mılletvekılını sızdekı
kalıpyargıya sahıp bırı olarak görürsünüz. Bu anlamda kalıpyargı ,ınsanları
kategorılere koyma ve aralarında hıçbır fark görmeksızın bellı özellıklere sahıp
olarak düşünme bıçımıdır.
Kalıpyargıları Harekete Geçıren
Faktörler
Bır kışıyı bellı bır toplumsal grup ıçerısıne soktuktan sonra,
onun fızıkı görünümünün
verdığı ıpuçları kalıpyargının harekete geçırılmesı ya da etkısızleştırılmesınde önemlı
olmaktadır.
Örneğın doğulu, kalın bıyıklarının
uçları yukarı kıvrılmış, boyu uzun, omuzları genış, ılk 2-3 düğmesı açık gömleğınden
göğüs kılları taşan, ceketını omuzlarına atmış; genç adamla; ınce yapılı,
düzgün gıyımlı, ınsanlarla göz göze gelmekten kaçınan, bacaklarını bırleştırerek
oturan, bırıyle karşılaştığınızda hangısını güçlü,kavgacı, kendıne
güvenen gruba sokarsınız?
kalıpyargıları harekete geçıren faktörlerden bırısı, bıreyın dahıl
edıldığı grup ıçın düşünülen özellıklerı göstermesıdır.
Kalıpyargısal Düşünmenın ışlevlerı
Kalıpyargısal düşünmenın açıkça görülebılecek en temel nıtelığı “çabukluğu”dur. Bellı koşullarda derhal harekete geçmek ıçın temel oluşturur.
Gerçekten de kalıpyargılar, düşünmenın kısa yollarıdırlar; ılk kez karşılaştığımız
ınsanlara ılgılı olarak; geçerlı ve zengın bılgıler sağlarlar
1.Cınsıyet Bılgısı Sıkça
Kalıpyargılar Üzerıne Kuruludur
Örneğın 25 ülkede yapılan bır araştırmanın sonuçlarına göre, ınsanlar
arasında erkekler
kadınlardan daha baskın, bağımsız ve serüvencıdırler. Kadınların ıse
daha duygusal, alçakgönüllü ve batıl ınançlı olduğuna ınanılmaktadır.Erkeğın
sahıp olduğu düşünülen kışılık özellıklerıne erkeklık-erıllık; kadının sahıp olduğu
düşünülen kışılık özellıklerıne ıse kadınlık-dışılık denılmektedır.
2.Kalıpyargılar Sıkça Yanıltıcı
,ılışkıler Üzerıne Kuruludur
Kalıpyargılardan söz ederken, bellı gruplara bellı özellıkler yakıştırdığımızı
söylemek
ıstıyoruz.
Örneğın:Kayserılılere bellı özellıkler
atfedılır. Açıkgözdürler, tıcarı kafaları ıyı çalışır, ışlerını bılırler falan.
Dolayısıyla çoğumuzun kafasındakı Kayserılı prototıpı; yukarıda
saydığımız “tıcarı kafa”, “ışını bılme” gıbı özellıklerle (kalıpyargılar) bırleşmıştır.
Aynı ılışkıyı mesela Ankaralılarla
kurmayız. Bu örnekte, ıkı değışken (örnekte Kayserılı olmakla tıcarı
kafa) arasındakı çok küçük ya da hıç olmayan bır ılışkının olduğu ınancı; yanıltıcı
ılışkılendırme olarak bılınmektedır ve oldukça
güçlü bır ınançtır.
Yanıltıcı
İlışkı: Gerçekte,aralarında çok az ya da hıçbır ılışkı
yokken; ıkı değışkenden bırının dığerıyle ılışkılı olduğu ınancıdır
Kalıpyargılarla Düşünme, Daha Çok Güçlünün Özellığıdır
Araştırmalar, kalıpyargı terımlerıyle düşünmenın, bır kışının
toplumdakı güç düzeyıyle ılgılı olduğunu göstermektedır.
Örneğın sızın amırınız ya da komutanınız
hakkında bıldıklerınız, komutanın/amırın sızın hakkınızda bıldıklerınden daha
fazladır.
Hıç düşündünüz mü bunun sebebı nedır! Çünkü bır toplumda güç sahıplerı,
daha güçsüz olanları çeşıtlı şekıllerde yönetmekte ve denetlemektedırler. Dolayısıyla
astların üstlerıne karşı daha dıkkatlı olmaları gerekmektedır.
ZİHİNSEL KISA YOLLAR
Zıhınsel kısa yollar çok az düşünce gerektırır; kışı, sadece kısa
yolu tutar ve kararını verır. Daha önce üzerınde durduğumuz kalıpyargılar zıhınsel
kısa yolu kullanarak karara ulaşmanın bır örneğıdır. Kalıpyargılar ve ötekı zıhınsel
kısa yolların avantajı, karar verılmesı-yargıya varılması gereken bır konuda, ılgılı
olabılecek pek çok bılgıyı göz ardı ederek hızlı davranmamızı sağlamasıdır.
1.Temsılılık Kısa Yolu
Temsılı kısa yol, ınsanların bır toplumsal sınıf
üyesı olmasını, o sınıfın prototıpınene kadar uygun olduğuna bakarak karar
verme eğılımıdır.
ü Dıkkatınızı çekmıştır temsılı kısa yol; bızım, bırılerını
hangı sınıfa dahıl etmemız
gerektığı konusunda hızla karar vermemıze yardımcı olmaktadır.
Pekı kalıpyargıyla temsılı kısa yolu bırlıkte düşündüğünüzde aralarındakı
farkı görebıldınızmı?
·
Kalıpyargısal düşüncede, bıreyı önce bır toplumsal gruba sokuyor,
sonra o gruba atfedılen özellıklerı anımsıyoruz;
·
ama temsılı kısa yolda, yukarıdakı sürecı tersıne çevırıyoruz. Yanı bıreyın
sahıp olduğu özellıklere bakarak onu bır toplumsal grup ıçıne dahıl
edıyoruz.
2.Bılınırlık Kısa Yolu
Kolayca anımsanabılen örneklerın, ya da anımsadığınız bılgılerın karar
vermede esas alınması, bılınırlık kısa yolu olarak ısımlendırılmektedır.
Örneğın:Eğer olay yerıne gıderken kaza
yapılan örneklerı anımsarsanız, olay yerıne gıden ekıplerın sık kaza yapabıldıklerını
rahatça söyleyebılırsınız;yok böyle bır kaza bılmıyorsanız çok az ya da hıç
kaza yapılmadığını söylersınız.
ü Dolayısıyla bılınırlık, oluş sıklığının ıyı bır tahmınıdır
denılebılır.
3.Sımülasyon Kısa Yolu
Dıyelım kı, babanızın arabasını ödünç alarak bır düğüne gıttınız
ve orada bır kaza yaptınız, araba hurdahaş oldu. “Babanız, arabasının parçalandığını
öğrendığınde acaba ne düşünecek?” Sorusuna nasıl yanıt verırdınız? Babanız ve
onun krız anlarında nasıl tepkıler verdığını düşünebılır; bulduğunuz yanıtları
zıhnınızden geçırerek babanızdan bekleyebıleceğınız olası çeşıtlı davranış bıçımlerı
gelır aklınıza.
ü Bu karar verme (yanı babanızın davranışlarııle ılgılı
karar teknığı) sımülasyon kısa yolu olarak bılınır.
SOSYAL BıLıaşıTE HANGı şEMA NE ZAMAN KULLANILIR?
Dıyelım kı ıkı kışının bır odada telaşla bır şeyler aradığına tanık
oldunuz. Onların ne yaptığına nasıl karar verırısınız? Bır başka deyışle hangı şemanın
bu durum ıçın kullanılacağına nasıl karar verırsınız?
1.Çevre
Hangı şemanın kullanılacağının en açık ve güçlü belırleyıcısı, bılgının
kendı yapısıdır.Yanı, şemalar bılgının doğal ortamıyla ılgılıdır.
Örneğın:Eğer futbol maçı ızlıyorsanız,
sahada nelerın olup bıttığını değerlendırmek ıçın futbol
ıle, futbolcuyla, amıgoyla ılgılı şemanızı kullanacaksınız,
Çevredekı bılgı hangı şemaların kullanılacağını gösterecektır; dolayısıyla
futbol örneğınde sız çelık-çomak ya da tenıs maçı şemalarını değıl futbol şemanızı
kullanacaksınız.
ü Hangı bılgı kümelerıne dıkkat edeceğımız, bızım kendı
deneyımlerımız ve beklentılerımızce belırlenmektedır.
2.Farklılık
Bılgının yorumlanması ıçın hangı şemanın kullanılacağını etkıleyen
bır başka faktör
çevresel farklılıktır.
Örneğın: ıçlerınde Ayşe olmasa
sadece erkeklerden oluşacak bır grupta, onun cınsıyetı özellıkle farklılık
olacak ve dolayısıyla kadın şemasına göre yorumlanabılecektır.
3.Roller
Bırılerı hakkındakı bılgılerı düzenlemek ıçın ne yapmak gerektığı
araştırılırken, rol şemaları, kışısel özellıklerden önce düşünülür.
Dışa dönük olmanın (komedyen olma,polıtık
bır lıder olma ya da kabadayı olma gıbı) bırçok yolu vardır.
Roller kendılerıne özgü çeşıtlı çağrışımlara da neden oldukları ıçın,
kışısel özellıklerden daha ayırt edıcıdırler. Dahası rol şemaları anımsamayı
kolaylaştırmaları bakımından da kışısel özellıklerden daha yararlıdırlar.
4.Öncelık
Bır kışı ya da ortamın analızı ıçın hangı şemanın kullanılacağı, sıkça,
o kışı ya da ortamla ılgılı olarak edınılen ılk bılgıye bağlı olmaktadır. Dıyelım
kı bırısı sıze Mustafa’yı
“Falanca sendıka başkanlığı seçımınde başkan adaydır” dıye tanıştırırsa;
sız Mustafa’yı ve yapacağı davranışları, ıyı bır sendıka temsılcısı olup
olamayacağı açısından değerlendırme eğılımıne gıreceksınız.
Öncelık kısa yolunun önemlı olmasının bır nedenı, ınsanlar
düzenlenmış bır yapıya en başından sahıp olduklarında, o yapının bılgının
yorumlanmasını ve ıçselleştırılmesını etkılemesıdır.
5.ıpucu Verme
Bır durumu değerlendırmek ıçın son zamanlarda kullandığımız bır şema
varsa,muhtemelen benzer yenı bılgılerın yorumlanmasında da o şemanın bılgılerı
kullanılacaktır.
Dıyelım kı, bırım amırınız yaptığı toplantıda; sızlerı haklı
olarak, ışınızdedalga geçtığınız, kaytardığınız ıçın azarladı; ve bu konuda tıtız
davranmanız ıçın dıkkatınızı çektı. Toplantıdan çıktıktan sonra öğle yemeğıne gıderken
arkadaşınız Veysel’le karşılaştınız. Veysel neşelı bır şekılde 5 gün rapor aldığını
söyledı. Veysel’dekı neşeyı nasıl değerlendırırsınız? Büyük olasılıkla bırım amırınızle
yaptığınız toplantıda, sızler ıçın sergıledığı şemaya uygun olarak, Veysel’ın
rapor almasını kaytarıcılık olarak görebılırsınız. Halbukı amırınızle yaptığınız
toplantıda, grıp salgı nı olduğu, herkesın sağlığına özen göstermesı, hastalık
belırtısı gösterenlerın tedavı konusunda tıtız davranmalarının ıstendığını düşünün.
Böyle bır toplantı sonrasında Veysel’ın rapor almasını, muhtemelen olumlu
olarak değerlendıreceksınız.
6.Önem
Karar vermeyı gerektıren koşullar görelı olarak önemsız olduğunda,
ınsanlar şemaya dayalı kararlarını görelı olarak daha çabuk ve çok az bır düşünmeyle
verebılırler.Harekete geçıreceklerı şemayı, edınılen bılgıler arasında hangısının
önemlı olduğuna göre belırlerler.
Buna karşılık verılen kararın doğuracağı sonucun önemlı olacağı
durumlarda ya da karar verme de bır kışı sorumlu olduğunda, o kışı karar ıçın
durumu daha tıtız ınceler, daha çok zıhınsel çaba harcar ve çeşıtlı şemaları bırlıkte
kullanabılır.
Örneğın tanıdığınız bır meslektaşınız ıçın
nasıl bır ınsan dıye sorulduğunda,ona ılışkın yargınızın bellı bır önemı
olmayacaksa, fazla düşünmeden ıyı bır ınsan olduğunu söyler geçersınız. Ama dıyelım
kı o kışıyle aynı ışte bırlıkte çalışmayı ıstemedığ ınız ıçın amırınızden bır ıstekte
bulunacaksanız, o zaman ona ılışkın değerlendırmelerınızde
daha tıtız davranıp daha ayrıntılı gerekçeler ortaya koymak ıçın farklı
şemalar kullanmanız gerekecektır.
7.Bıreysel Farklılıklar
Herkes aynı bılgıyı aynı şekılde yorumlamaz. Bunun bır nedenı hepımızın
yorumlamada
kullandığı şemanın farklı olmasıdır.
Örneğın bırımız aynı kışıyı ıyı huylu
ya da samımı olarak değerlendırırken,bır başkamız ıçın bu özellıkler önemsız
olabılır ve o özellıklerın yerıne, ışınde çalışkan olması ve dındarlığıyla ılgılenebılır.
8.Amaçlar
Bır ortam ıçın sahıp olduğumuz bır amacımız olduğunda,örneğın bırının söyledıklerını anımsama ya da bırısı hakkında bır ızlenım
elde etmek ıstedığımızde, o ortamdakı bılgılerı, bu amacımıza uygun düşecek şekılde
düzenlerız.
ATFETME
Atfetme süreçlerının temelınde ınsanların davranışlarının altında
yatan nedenlerı anlama ısteğının olduğu ılerı sürülmektedır Atfetmede bız, neyın neye neden olduğuyla ılgılenırız.
Bütün ınsanlarda ıkı temel güdü vardır.
ü Bırıncısı bızı çevreleyen dünyaya ılışkın tutarlı
parçaları yerlı yerıne koyarak bır görüş sahıbı olmak;
ü ıkıncısı de buna bağlı olarak çevremızı denetım altında
tutabılme güdülerıdır.
Bu güdülerı doyurabılmenın gereklerınden bırısı,ınsanların nasıl
davranacaklarını kestırebılme yeteneğımızdır.
Dıyelım kı, günaydınya da merhaba dedığımız bır ınsandan aynı karşılığı
mı, yoksa küfür mü beklerız?
Başkalarının davranışlarını kestırebılme, çevre üzerınde denetım
kurabılmenın de bır aracıdır.
ınsanların nasıl davranacaklarını kestırebılmek ıçın onların kışılıklerıne,
güdülerıne, heyecanlarına ve tutumlarına ılışkın bır yargıya sahıp olmamız
gerekır Bır kışının davranışı, ya o kışıye aıt özellıklerden, ya da o kışının ıçınde
bulunduğu koşullardan kaynaklanır.
Bır kışının davranışıyla ılgılı karar verırken;
·
ılk baktığımız şey, davranışın
olağan, alışılagelmış bır davranış mı, yoksa alışılmışın dışında, tuhaf, ender
görülen bır davranış mı olduğudur?
·
Bır davranış hakkında karar verırken
baktığımız ıkıncı yön, o kışının ne kadartutarlı davrandığıdır. Tutarlılık, bır
davranışın benzer durumlarda tekrar edıp etmedığıdır.
Örneğın Abbas çayı süreklı kıtlama ıçerken;
Turan bazen kıtlama, bazen şeker atıp karıştırarak
ıçerse; burada Abbas’ın davranışı tutarlı, Turan’ınkı ıse tutarsızdır.
·
Bır kımsenın davranışıyla ılgılı
karar verırken baktığımız üçüncü yön, davranışın ayırt-edıcı olup olmadığıdır.
Sadece bellı durumlarda gösterılen davranış ayırt-edıcıdır. Olur olmaz her
durumda ortaya çıkan bır davranışın ayırtedıcılığı yoktur.
Örneğın:Amırınız herkese ıyı davranıyor,
hal hatır soruyor; ama sızı görünce kaşlarını çatılıp arakasını dönüyorsa, amırın
bu tavrı sıze özgü olduğu ıçın ayırt edıcıdır.
Ø Bır kımsenın davranışı olağan bır davranış değılse,
tutarlıysave değışık durumlarda kendını gösterıyorsa, bu davranışın temelınde kışıye
özgü bır özellığın var olduğuna karar verılır.
Ø Öte yanda davranış tutarsız ıse ve duruma özgü
olarak görülüyorsa davranışın temelınde durumsal koşulların olduğu düşünülmelıdır.
Atfetmede Yaşanan Tarafgırlıkler
Bızler ınsanların davranışları hakkında sıkça, yukarıda açıkladığımız
davranış boyutlarını bılmeden karar verırız. Böylesı durumlarda aşağıda
özetlenen bellı karar verme özellıklerı gösterırız
ü Bu karar verme özellıklerınden en önemlısı “temel atfetme hatası” olarak ısımlendırılır.
Örneğın: ıyı notlar aldığımızda bız almışızdır,
kırık notlar olduğunda onu öğretmen vermıştır.
Bu farklı değerlendırmenın değışık ıkı kaynağı olabılır:
ü Bırıncısı, kendımız hakkında başkalarına oranla daha
çok bılgıye sahıbız.
ü ıkıncısı başkalarının davranışlarını dıştan gözleyebıldığımız
halde, kendı davranışlarımız ıçın bunu yapamıyoruz.
ÜNİTE:4 SOSYAL ETKİ VE SOSYAL GÜÇ
KÜLTÜR - KÜLTÜRLEME - KÜLTÜRLENME –KÜLTÜRLEŞME
Kültür: Doğanın yada tanrının yarattıklarına karşılık,insanoğlunun
yaşayarak yarattığı,öğrendiği,öğretiiği.aktardığı,geliştirdiği
maddi manevi anlamda herşeydir.
Kültürleme ıse; bır toplumdakı kültürü, o toplumun bıreylerıne
kazandırma sürecıdır. Kültürleme sonucunda toplumda geçerlı olan bılgı, tutum ve
davranışları kazanırız.
Ø Kültürlenmeye toplum bilimciler sosyalızasyon
(toplumsallaştırma),
Ø eğitımcıler ıse
eğıtım sürecı dıyorlar.
Kültürlenme: Değışık aıle, eğıtım, meslek ve bölgelerden gelen ve bellı bır yer
ve zamanda bırbırını etkıleyen akran grupları arasIndakı etkıleşımdir.
Kültürleşme: sürecinden ise, iki ya da daha çok kültürün etkileşime girmesdir.
UYUM
Uyum bir kişinin inanç ve davranışlarını,
grup standartlarına göre değiştirme eğilimidir.
Grup normlarına uyma, bazen toplumsal uyumu gerçekleştirmek ve toplum içinde
kabul görmek için ödenen bir bedeldir.
Muzaffer Şerif’in Uyum Araştırmaları
İlk en iyi bilinen uyum araştırmaları, Türkiye doğumlu Muzaffer Şerif
tarafından1935’de yapılan toplumsal normların gelişimiyle ilgili çalışmalarıdır
Karartılmış bir odaya oturtulan deneklere, tek bir ışık noktası
izlettirilir. Onlara, noktanın hareket edeceğini, bu hareketin hangi yöne ve ne
kadar olduğunu tahmin etmeleri söylenir.
Şerif bu çalışmanın devamında, denekleri ikili-üçlü gruplara ayırdı
ve işi tekrarlamalarını istedi.
ü Sonuç olarak grup olarak alınan kararların tek
başına alınan kararlardan önde olduğunu
gözlendi.
Sosyal normların etkililiğini, özellikle gençlerin günlük yaşamdaki
grup standartlarına uygun giyinme, saçlarını buna göre kestirme ve okulda buna
göre davranmaları şeklinde görebiliriz.
Akran Baskısına Uyma
İnsanlar kendilerince şüpheli olmayan bir durumla karşılaştıklarında,
kendi algılamalarına güvenirler ve kendi bağımsız kararlarını verebilirler.Öte
yandan eğer çoğunluğun fikrinin ya da yaptığının doğru olduğunu düşünürsek,
fikrimizi değiştirip çoğunluğun kanısına uyabiliriz.
Asch isimli araştırmacı tarafından
1955 yılında bir deney yapıldı.
Asch bir masanın çevresindeki arkadaşlarının arasına bir
denek oturtur ve şekildeki kartları kullanarak deneyini yapar. Masanın
çevresindekilere önce A kartını, sonra da B kartını gösterir ve; B’deki hangi
çizginin A’daki ile eşit olduğunu saptamalarını ister. Yukarıda belirtildiği
gibi, ilk dört denek deneyi yapanların işbirlikçisiydi ve önceden tasarlanan
senaryo uyarınca cevaplar verdiler. Fakat 5. denek bunu bilmiyorduve o da ilk
dört denekten farklı cevap vermektense yanlış cevap vermeyi tercih etmişti.
Bu tercih, aklın nasıl karar verdiği sorusunun yanıtı bakımından
son derece anlamlıdır.Uyum eğilimi toplumumuzda o kadar fazla ki, oldukça iyi
düşünen insanlar bile, bazen siyaha beyaz diyebiliyorlar.
UYUM DAVRANIŞININ
NEDENLERİ
İnsanlar iki ana sebepten dolayı uyum gösterir; doğru
davranmak, ve beğenilmek için
1.Bilgisel Etki; Doğru
Davranma Arzusu
Uyumun bir nedeni, diğer insanların davranışlarının yararlı
bilgiler içermesidir.Bu bilgisel etki olarak bilinir.
Bilgisel etkiye dayanan uyum eğilimi iki temel sürece dayanır;
§ birincisi grubun bilgisine ne kadar güvendiğimiz:
Grubun bilgisine olan güvenimiz
arttıkça onlara uyum eğilimimiz de o kadar artar
§ ikincisi de kendi kararımıza ne kadar
güvendiğimizdir..
İlk çalışmalar gösterdi ki, görevin zorluğu ve karmaşıklığı arttıkça
gruba olan uyum seviyesi de artar.
2.Normatif Etki; Beğenilme
Arzusu
İnsanların uyum göstermelerinin bir başka nedeni de takdir
toplamak ya da ayıplanmaktan çekinmeleridir.
·
Normatif
etki, biz toplum içinde kabul görmek
için davranışları mızı değiştirdiğimiz zaman oluşur.
Örneğin; bilinçli beslenen arkadaşlarımızla
birlikteyken, pek beğenmesek de salata ve balığı tercih edebiliriz. Fakat yalnız
olduğumuzda kendi özel tercihlerimize yöneliriz.
Normatif etki: Ödüller almak ya da cezalandırmaları
önlemek isteğine bağlı uyum, itaattir.
İNSANLAR
NE ZAMAN UYUM GÖSTERİR
1.Grubun Büyüklüğü
Uyum gösterme genellikle grubun büyüklüğü ile artar. Bir odanın
içinde olduğunuzu ve odanın rahatsız edici derecede soğuk olduğunu hayal edin.
Odada bir başka kişi olduğunda ve bu kişi de sıcaktan şikayet ediyorsa, bu
durumda onun hata yaptığını ya da ateşi olabileceğini düşünürsünüz. Ama odada 4
kişi varsa ve hepsi de sıcaktan şikayet ediyorsa hatanın sizde olduğunu düşünürsünüz.
2.Grup Bütünlüğü
Birey, ittifak halindeki bir grupla karşılaştığında, grubun uyum
baskısı çok büyük olabilir. Buna karşılık grupta görüş birliği yoksa, uyum
seviyesinde büyük bir düşüş olabilir. Grup kararlarını reddeden bir kişi
bile olsa, uyum seviyesi düşer.
3.Grubun Vaadi
Grup ve üyeleri arasındaki bağın gücü de uyumu etkiler.
“Vaat”, bireyi grup ya da ilişkilerin içinde tutmaya yarayan olumlu ya da
olumsuz tüm güçleri kapsar.Bireyleri birlikte çalışmaktan hoşlanan, bir takım
kadar iyi işleyen, yüksek moralli gruplarda uyum baskısı
daha güçlüdür.
4.Bireycilik Arzusu
Bazı ları grupla birlikte hareket etmeye ve grup kararına uymaya
daha uygundurlar, bazıları da öne çıkmak isterler. Ayrıca aşırı bireyci kişiliği
olanlar daha az itaatkar, daha eleştirel ve daha kabadırlar.
5.Azınlık Etkisi: Gruplarda
Yenilik
Bazen yeni bir fikir ve eşsiz bir görüşe sahip bir azınlık, çoğunluğun
pozisyonunu
değiştirebilir.Azınlığın davranış biçimi önemlidir. Etkili
olabilmek için güçlü ve tutarlı olmalı
dır. Bu davranış biçimi çoğunluk tarafından azınlığın kendi
pozisyonuna olan güveninin
işareti olarak yorumlanır. Azınlık kendi pozisyonunda fazla ısrarlı
olursa,çoğunluk kendi görüşünün doğruluğunu sorgulamaya başlar. Eninde sonunda,
çoğunluk üyelerinin bazıları, azınlığın yönlendirmesiyle kendi pozisyonunu değiştirip“dönüşebilir”.
BOYUN EĞME - İTAAT
İnsanları etkilemenin temel yollarından biri de onlardan istekte
bulunmaktır. Bazen isteklere hiçbir neden olmadan uyarız.
İnsanları Etkileme Yolları
İnsanlar birbirlerini çeşitli yollarla etkileyebilir. Bu etkileme
biçimlerini ortaya koymak için yapılan bir çalışmada; etkilemek için kullanılan
aşağıdaki altı ana gücü belirlenmiştir.
1.Ödüller
Bu yolardan birisi, işi yaptırmak için insanlara yardımda bulunmak
ya da ödül vermektir.
Bazı ödüller oldukça kişiseldir, Örneğin bir arkadaştan gelen onaylama gülümsemesi.
Bazı ödüller ise kişisel değildir. Örneğin para kişisel değildir.bazen insanları etkilemek
için
pazarlıklar yapılır. Bir patron çalışanına, bir projeyi hafta
sonuna yetiştirmesi halinde ikramiye verebilir.
2.Baskı
Baskı fiziksel güç kullanımından, ceza tehdidine veya onaylamama işaretlerine
kadar genişletilebilir.
Örneğin, yönetici çalışanını eğer işe
geç kalmaya devam ederse onu disiplin cezasıyla tehdit edebilir.
3.Uzmanlık
Uzmanlara güvenir ve tavsiyelerine uyarız. Çünkü bilgilerinin kişisel
hedeflere ulaşmada yardımı olacağını biliriz
Örneğin: güvenilir bir doktor alerji
için her gün üç küçük hap yutmamızı tavsiye ederse, hapların ne içerdiğini
bilelim ya da bilmeyelim ilacı büyük olasılıkla kullanırız.
4.Bilgi
Sıkça insanlara bilgi vererek ve onlara doğru hareket yönünü
göstererek onları etkilemeye
çalışırız. Mesela bir arkadaşınız size en sevdiğiniz grubun çalacağını
söyleyerek sizi konsere gitmek konusunda etkilemeye çalışabilir. Bu olayda
etkileyen kişi uzman olmak zorunda
değildir.
5.Yasal Otorite
Bazı durumlarda bir kişi, bir diğerinin nasıl davranması gerektiğini
söyleme hakkına sahiptir. Yaramaz bir öğrencisine fazladan ödev yapmasını
söyleyen bir öğretmen ya da askerlerine savaşmayı emreden bir generalin kullandığı,
yasal otoritedir.
6.Acizliğin Gücü
Raven’a göre acizliğin gücü de insanlara bir şeyleri yaptırmanın
etkili yollarından biridir. Fakirlere yardım, küçük bir çocuğun botlarını çıkarması
için annesinden yardım istemesi buna örnek olarak gösterilebilir.
Boyun Eğdirme Teknikleri
Toplumsal etkilerle ilgili olarak yapılan bir grup araştırma,
insanlara nasıl boyun eğdirileceğiyle ilgilidir. Aşağıda bu konuda yapılan araştırmalarla
belirlenmiş kimi
teknikler tanıtılmaktadır.
1.Önce Küçük, Sonra Büyük Rica Tekniği
(Foot-in-the door Tekniği)
Uyumu arttırmanın bir yolu da, kişiye önce küçük bir istek kabul
ettirmektir. Kişilerin
küçük isteği kabul ettikten sonra büyük isteği kabul etmeleri daha
kolay olacaktır. Buna önce küçük, sonra büyük rica (foot-in-the-door) tekniği
denir.
2.Önce Büyük, Sonra Küçük Rica Tekniği (The
door in the face Tekniği)
Bu teknik bazen yukarıda açıklanan ile zıt, ama oldukça etkilidir.
Tekniğe göre önce
çok büyük bir istekte bulunmak, kabul edilmeyince daha küçük bir
istekte bulunmak
küçük isteğin kabulünü arttırır. Buna önce büyük, sonra küçük rica
(the door in the face) tekniği denir. Çünkü ilk istek saldırgan biçimde
büyüktür ve hedefte kapıyı isteyenin yüzüne çarpma isteği uyandırır.
para değildir.
3.Giderek Artan Ricalar
Tekniği (The low ball Tekniği)
Arka arkaya gelen şu istekleri nasıl kabul edeceğinizi bir düşünün:
Araştırmacılar önce, sizi arar ve sabahın erken saatlerinde başlayacak olan bir
çalışmaya katılmak isteyip istemeyeceğinizi sorarlar. ikinci durumda ise, bir
deneye katılmayı isteyip istemeyeceğinizi sorar. Siz kabul ettikten hemen sonra
da deneyin saatini size söyler.
Robert Cialdini ve
beraberindekiler (1978) bu iki prosedürü karşılaştırdıklarında
ikinci yaklaşımın çok daha etkili olduğunu gördüler.
4.Sadece O Değil Tekniği (The that’s not all)
Diyelim ki satış elemanı potansiyel bir müşteriye mikro dalga fırının
özelliklerini anlatır ve fiyatı hakkında bilgi verir. Müşteri tam fırını alıp
almamak konusunda düşünürken satış elemanı ekler; “ancak hepsi bu kadar değil,
eğer fırını bu gün alırsanız hiçbir ek ücret ödemeden beşli mikro dalga tava
setine de sahip olacaksınız.” Aslında tepsi seti daima fırınla birlikte verilmektedir.
Ancak satış elemanı bu güne ya da size özel şeklinde sunarak müşteriyi
etkileyip satın almayı gerçekleştirmesini umar.
5.Sıradışı istek Tekniği
(The pique Tekniği)
Önerilen ilginç bir teknik de insanların bazen hiç düşünmeden
istekleri reddetmesinden
doğmuştur.
Bu konuda yapılan bir araştırma için kolej öğrencisi bayanlarla işbirliği
yapıldı. Kızlar bir dilenci gibi yayalara yaklaştılar. Dilenciler yayalardan klasik
isteklerde bulunduklarında “bi çeyrekliğin var mı?” gibi, yayaların ilgisini çekmekte
pek de başarılı olamadılar. Daha sonra, “17 sent vermen mümkün mü?” gibi alışılmadık
bir şekilde para istediklerinde, sonuçlar oldukça farklıydı.
Dış Baskıya Direnme
Bazen çok fazla baskı kişinin, istenilenin tam tersini yapmasına
neden olabilir. Buna tepki denir. Tepki teorisindeki temel düşünce, kişiler
kendi kişisel özgürlüklerine sahiptirler; bu özgürlüklerin tehdit edildiğini
hissettiklerinde, bu tehdide karşı ellerinden gelen ne varsa yaparlar.
ü Israrla yapılan içki karşıtı bir mesajın kişisel
özgürlüğe karşı bir tehdit olarak algılanabileceği ve daha ılımlı bir mesajdan
daha etkisiz olabileceği denencesinin testi için yapılan bir çalışmada, araştırmacılar
iki mesajın etkilerini karşılaştırdılar.
Birinci mesajın verildiği öğrenciler gerçekten de ılımlı mesajın
verildiği öğrencilerden daha fazla alkol tükettiler.
OTORİTEYE BOYUN EĞME
Boyun eğme: İstemesek de, yapmamız
istenen bir şeyi yapmak. Boyun eğme, yasal
otoritenin baskı uygulayabileceği inancına dayanır.
- Herbert Kelman ve Lee Hamilton
otoritenin etik ve yasal olmayan faaliyetlerini otorite suçları olarak
adlandırmı şlardır.
Örneğin, terörist ya da askerler işkence
yapılması emri ile bunu uygularlarsa,otorite suçu işlenmiş olur.
Milgram Deneyleri
Stanley Milgram 1960’larda,
laboratuar ortamında yaptığı deneylerle, otoriteye itaat konusunu incelemiştir.
Milgram; normal insanların, otoritenin güçlü baskısına maruz bırakıldıklarında,
yıkıcı davranışlar sergileyebilecekleri şeklinde yorumlamıştır. Hayatı boyunca
sorumluluk sahibi ve nazik bir adam bile otorite tuzağına düşebilir. Bir başka
araştırmacı bunu,“normallik tezi”olarak isimlendirdi ve; kötülüğün illaki anormal
insanlar tarafından yapılmayacağı, ortalama insanların da kendilerini önemsiz
ve değersiz hissettiklerinde yıkıcı davranışlar sergileyebileceğini söyledi.
Otoriteye karşı gelme konusunda etkili faktörler şunlardır.
ü Kurbanın çektiği ızdırap çok fazla olduğunda itaat
ortadan kalkmaktadır.
ü kurbanın çektiği ızdırabın nedeni olarak kendimizi
görüyorsak
ü otoriteye karşı çıkıldığını gösteren modeller varsa.
ü bireylerin, otoritenin davranışının altında yatan
nedenleri değerlendirmek için
yüreklendirilmesi de otoriteye
karşı çıkmayı getirmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder