Bircan hanımdan alıntı
ÜNİTE:4 BİLİMSEL TEORİLERİN YAPISI
GİRİŞ:
Bu
Ünitede amaçlanan, “bilimsel teori” kısaca “teori” kavramını ortaya koymaktır.
Bir teori bilimsel yasalardan
oluşur
Yasalar,
yasa-görünümlü önermelerle dile getirilir.
Eğer yasa-görünümlü önermenin mantıksal-olmayan tüm terimleri
gözlem terimi ise,
bu önerme bir deneysel yasayı,
teorik terim ise,
bir teorik yasayı dile getirir.
Bilimsel teorinin iki yaklaşımını ele alıyoruz:
Teorilerin sözdizimsel yaklaşımı:
bir teori, teorik postulatlarla
(aksiyomlarla), bu postulatlar da geçen teorik
terimler ile gözlem terimleri arasındaki
bağlantıyı kuran bağlantı postulatlarından
oluşur.
_Böylelikle
teorik postulatlar ile bağlantı postulatlarından yalın olguları ya da
düzenlilikleri dile getiren gözlem önermeleri türetilebilir.
_Böylece
teori açıklama yapar ya da öndeyide bulunur.
Teorilerin anlambilimsel yaklaşımı
sözü,geçen postulatların (aksiyomların) yanısıra gerçek bir
nesne dizgesini ve/veya özelliklerini temsil eden model denilen matematiksel yapılar bulunur ve teorinin doğruluğu bu
modellere dayanır.
BİLİMSEL YASALAR
Gözlem terimleri ve deneysel yasalar
Evrenin
her yerinde her zaman geçerli olan düzenliliklere yasa,
yasaları
dile getirebilecek nitelikte önermelere de yasa-görünümlü önerme denilir.
Belli bir bilim dalınınn konusuna giren
yasalar bir bilimsel teori, kısaca teori,
çerçevesinde dizgeleştirilir.
Gözlem terimi:Gözlem önermelerinde geçip gözlemlenebilir
bir nesne dizgesini, olayı ya da özelliği gösteren terime gözlem terimi denir
basınç” (p), “hacim” (V) ve “sıcaklık” (T)
terimleri birer gözlem terimidir.
Bu
terimler gözlemlenebilir bir nesne dizgesi olan a gaz kitlesinin
gözlemlenebilir(basınç,hacim.sıcaklık) özeliklerini
gösterir bu özelikler gözlemle ve ya deneyle
ölçülebilen niceliksel özeliklerdir.
Not:buradaki basınç,hacim,sıcaklık gözlem
terimleri içerisinde yer alır,gözlem terimleri demek gözlemlenebilir demektir
bu terimler deneysel olarak ölcülebilir ve gözlemlenebilir niceliklerdir.
“t” terimi de gözlem veya deneyle ölçülebilen gözlemlenebilir
zamanı gösterir.
Dolayısıyla “t” terimi de bir
gözlem terimidir.
Gözlemlenebilir
nesne dizgelerine makro-nesne dizgesi,
bunların
özelliklerine de makro özellik
de denir.
Gözlemlenebilir
nesne dizgelerine makro-nesne dizgesi,
Bunların
özeliklerinede makro-özelliklerdir
NOT:burada a gaz kitlesi gözlemlenebilir bir nesne
dizgesi(yani makro-nesne dizgesi) oluyor,onların özelikleride yani basınc,hacim sıcaklık,da (makro- özelik oluyor )
Böylece
sözü geçen üç gaz yasasısını sırasıyla dile getiren
yasa-önermelerinin
mantıksal-olmayan tüm terimlerinin birer gözlem terimi olduğunu
görüyoruz.
Bu
çeşit yasa-önermelerinin karşılığı olan yasalara deneysel yasa denir.
Nitekim
bu yasaları dile getiren tümel-koşullu önermeler, sonlu sayıda gözlem
önermelerinden tümevarımsal çıkarım (genelleme) yoluyla türetilebilirler.
Teorik Terimler ve Teorik Yasalar
Gözlem terimi” ile “teorik terim”
ayrımı “gözlemlenebilir” ile “gözlemlenemez”
ayrı
mına
koşuttur.
Gözlem terimleri______gözlemlenebilir lerdir
Teroik terimler
______gözlemlenemzelerdir
1_Gerçekçilik karşıtlığını benimseyen bilim felsefecileri
yalnız duyu organlarıyla gözlem aygıtı kullanmadan doğrudan algılanan nesne ve
özelliklerin GÖZLEMLENEBİLİR olduğunu
ileri sürerler.
Örneğin:
odadaki
cıvalı termometreye bakılarak saptanan odan›n 20°C sıcaklığında olma
özelliğini
gözlemlenebilir saymazlar Onlara göre asıl
gözlemlenebilir olan özellik, termometrenin cıva sütununun tepesinin “20”
işaretli çizginin hizasında bulunması özelliğidir
Başka
bir deyişle gerçeklik karşıtlığını benimseyen bilim felsefecileri yalnız gözlem verilerini gözlemlenebilir
sayıp, gözlem sonuçlarını
gözlemlenebilir saymazlar
2_Gözlemlenebilir-gözlemlenemez ayrımını
kabul eden bilim felsefecilerinin çoğu yalın
gözlem aygıtlarıyla saptanabilen nesne ve
özellikleri GÖZLEMLENEBİLİR, elektron mikroskobu gibi karmaşık aygıtlarla
saptanabilen nesne ve özellikleri GÖZLEMLENEMEZ saymaktadır.
Teorik terimler: Belli bir teorinin ilişkin olduğu gözlemlenemezleri gösteren terimler demektir.
Örneğin: molekül- molekül kütlesi- molekül
hızı- molekül kinetik enerjisi- molekül sayısı kinetik gaz
teorisine ait teorik terimlerdir
Teorik önerme: içinde geçen mantıksal-olmayan
terimlerinin tümü teorik terim olan önermeye teorik önerme denir.
(buna göre teorik önermelerde hiçbir gözlem verisi bulunmaz)
Teorik yasa: Teorik önermelerin dile getirdiği yasalara teorik
yasa denir.
Bu
Ünitede teori örneği olarak kinetik gaz teorisinin
bir alt teorisi olan tek atomlu
(monatomic) ideal gazlaın kinetik teorisini ele alıyoruz.
Gaz molekülleri gibi çok kücük olan (gözlemlenemez nesne
dizgelerine)__mikro- nesne dizgesi
Onların özeliklerine de ____mikro-özellik denir
Burada (1) önermesi__bir teroik önerme dir(kitaptan 1 önermesine bakınız)
Yasa-Görünümlü Önermeler
Bilim
insanları bilgisine eriştikleri yasaları bilim diline
ait yasa-görünümlü önermelerle dile getirirler.
Her
yasa evrendeki bir düzenliliktir, ama her
düzenlilik bir yasa değildir.
Yasa görünümlü önermelerin tanımları:
1.Herhangi bir yasa-görünümlü önerme
doğru ise bir yasayı gösterir.
2. Her
yasa-görünümlü önerme (ister doğru ister yanlış olsun) tümel-koşullu
önerme biçimindedir
3. Hiçbir yasa-görünümlü önermenin kapsamı yalnız bir veya yalnız
belli sonlu
sayıda nesne dizgesine, zaman anına veya uzay yerine sınırlı değildir.
4. Her yasa-görünümlü önerme, eğer doğru ise yasacı açıklamalarda öncül
olarak kullanılabilir; ancak yasa-görünümlü olmayan
tümel-koşullu önermeler,
doğru olsalar bile yasacı açıklamalarda öncül işlevinde bulunamaz.
Şimdi bu tanımları örneklerle inceleyerek bakıyoruz
1.Herhangi bir yasa-görünümlü önerme doğru ise bir yasayı
gösterir
(Bir yasayı gösteren önermeye de, daha önce
belirtildiği gibi, yasa-önermesi
denir.)
Örnek: “Bütün metaller yeterince ısıtıldığında
genleşir” önermesi(doğru olan bir yasa görünümlü Önerme,hemde
tümel koşullu önermedir)
2. Her yasa-görünümlü önerme (ister doğru ister yanlış olsun)
tümel-koşullu
önerme biçimindedir
Örnek: “Bütün metaller yeterince ısıtıldığında
genleşir(tümel koşullu bir önermedir)
((Ancak her tümel koşullu önerme yasa-görünümlü önerme değildir))
Örnek: t anında s
sepetinde bulunan bütün elmalar kırmızıdır(önermesi tümel-koşullu bir önerme olmasına rağmen yasa-görünümlü
bir önerme değildir)
3. Hiçbir yasa-görünümlü önermenin kapsamı yalnız bir veya yalnız
belli sonlu
sayıda nesne dizgesine, zaman anına veya uzay yerine sınırlı değildir.
Örnek: Bütün saf altın küreler 100.000 kilogramdan
hafiftir.(yasa görünümlü olmayana bir önermedir)
Temel
yasa-görünümlü önerme ile dile getirilebilen yasaya temel yasa,
türetilmiş
yasa-görünümlü önerme ile dile getirilebilen yasaya da türetilmiş yasa denir.
Örneğin:
Newton’un
devinim yasaları ile Newton’un genel çekim yasası temel
yasalardır.
Kepler’in
yasaları ile Galileo’nun serbest düşme yasası ise türetilmiş
yasalardır.
4. Her yasa-görünümlü önerme, eğer doğru ise yasacı açıklamalarda
öncül
olarak kullanılabilir; ancak yasa-görünümlü olmayan tümel-koşullu
önermeler,
doğru olsalar bile yasacı açıklamalarda öncül işlevinde
bulunamaz.
Örnek:
1.
a1 nesne
dizgesi bir elmadır ve t anında s
sepetinin içinde u1 yerinde bulunuyor.
2.
s sepetinin içinde t
anında bulunan bütün elmalar kırmızıdır..
3.
O halde, a1 nesne dizgesi t
anında u1 yerinde kırmızıdır.
Çıkarımı
bir tümdengelimsel çıkarımdır.
Yukarıda
verilen tümden gelimsel çıkarımın 1. ve 3 öncülü doğru olmasına rağmen çıkarım bir
açıklama sağlamaz sebebi 2. öncülün bir yasa görünümlü önerme olmamasıdır.
2. öncül s sepetinin içinde t anında bulunan bütün elmalar
kırmızıdır(tümel koşullu önerme olup yasa görünümlü önerme
değildir)yukarıda açıklamıştım dönüp bakın.
BiLiMSEL TEORiLER
Her
bilimsel teori, kısaca teori, aksiyom veya postulat
olarak adlandırılan yasa-görünümlü
önermeler
içerir.
Teorinin
aksiyomları, doğru olduklarında, ilgili bilim dalının temel yasalarını ifade ederler
Teoriler
genellikle gözlemlenemez nesne dizgelerine ve
bunların özelliklerinede ilişkindir.
Bilim
felsefecileri teorilere yapıları bakımından biri sözdizimsel (sentaktik)
Öbürü anlambilimsel (semantik) olmak üzere iki
farklı biçimde yaklaşmışlardır.
Sözdizimsel yaklaşımda: her teori
aksiyomlar (postulatlar) ile onlardan türetilebilen önermelerden oluşan
aksiyomlaştırılmış dizgeden başka bir şey değildir.
Anlambilimsel yaklaşımda: ise her teori aksiyomlar ile onlardan
türetilebilen önermelerin yanı sıra teorinin konusu olan nesne dizgeleri ile
bunların özelliklerini temsil eden model denilen
matematiksel yapılar içerir.
Her iki yaklaşımda teori kurmanın başlıca amaçları:
1_önceden
bilinen deneysel yasaları açıklamak
2_daha
önce bilinmeyen deneysel ya da teorik yasaları ortaya çıkarmak ve
3_daha
önce bilinmeyen yalın olgulara veya
yasalara ilişkin öndeyilerde bulunmaktır.
1.Bilimsel Teorilerin Sözdizimsel Yaklaşımı
Bilimsel
Teorilerin Sözdizimsel Yaklşımı, XX.
yüzyılın ilk yarısında mantıkcı empirist
bilim
felsefecileri tarafından geliştirilmiştir.
Genellikle gerçekçilik karşıtlığı görüşünü benimseyen bu
felsefeciler bilimin konusu olan nesne dizgeleri
ile onlara ilişkin özellikleri, olayları ve olguları, daha önce belirttiğimiz gibi, gözlemlenebilir ve gözlemlenemez olmak üzere iki kategoriye ayırıp yalnız
gözlemlenebilir
kategorisine
ait şeylerin var olduğunu ileri sürmüşlerdir.
Gözlemlenebilirleri
gösteren terimler gözlem terimidir.
Öte
yandan bilimde sözü edilen molekül,
atom,elektron,proton,nötron gibi en
azından dolaysız olarak gözlemlenebilirleri göstermeyen
terimler de teorik terimlerdir.
Gerçekçilik karşıtı bilim felsefecilerine göre teorik terimler, gözlem terimlerinin tersine hiçbir varlılığı göstermezler
Mantıkçı
empiristlere göre, teorik terimler ile gözlem terimleri arasında kurulan
bağlantılar,
teorik terimlerin kısmen
yorumlanmasını sağlar
Söz
konusu bağlantılar, bağlantı postulatları aracılığıyla olur.
Bağlantı postulatları,
içinde hem teorik terimler hem de gözlem terimleri geçen önermelerdir.
Yorumlama, anlam vermek demektir.
Teorik
terimlerin, bağlantı postulatlarına dayanarak kısmen yorumlanması,o terimleri tam anlamlı değil de kısmen anlamlı kılar.
Teorik
terimleri kısmen yorumlanmış olan teorilere kısmen yorumlanmış teoriler denir.
Kısmen yorumlanmış teori kavramını aydınlatmak için, örnek olarak
daha önce sözü edilen kinetik gaz teorisi
ninin bir alt türü olan tek-atomlu (monatomic)
ideal gazların kinetik teorisini kısmen yorumlanmış teori biçiminde dile getiriyoruz.
Kısmen yorumlanmış teoriler şu ögelerden oluşur.
1_
Teorinin dili.
2_
Teorik postulatlar.
3_
Teorinin bağlantı postulatları
4_
Teorinin açıklamaları ve öndeyileri.
1.Teorinin dili
Teorinin dili:
teorinin terimleri ile bu terimlerden
oluşan önermeleri kapsar
Teorinin terimleri: mantıksal terimler
ile mantıksal-olmayan
terimlere ayrılır.
Mantıksal terimler: bir yandan “değil”,
“ve”, “veya”, “ise”, “bütün”, “bazı” gibi temel mantık
değişmezlerini,
öbür yandan teoride kullanılması gereken tüm
matematiksel terimleri kapsar.
Mantıksal-olmayan terimler: daha önce belirtildiği gibi gözlem terimleri ile teorik
terimlere ayrılır.
Şimdi
gözlem terimleri ve teorik terimleri imceliyoruz
Gözlem Terimleri
Örnek
olarak kinetik gaz teorisinin bir alt türü olan tek-atomlu (monatomic) ideal
gazların kinetik teorisini
seçtiğimizi söylemiştik
.
Bu
teorinin gözlem terimleri a, b,c
gibi çeşitli gözlemlenebilir gaz kitlelerini dile getiren tekil terimler ile
sırasıyla basınç, hacim ve mutlak sıcaklığı
gösteren P, V, T fonksiyon terimleridir.
Gaz
kitlesinin M kütlesi ile
kapladığı u uzay bölgesini gösteren terimler de gözlem terimleri
arasında yer alır.
Gözlem terimleri gaz kitlelerinin makro-özelliklerini gösterir
Gaz kitlesinin kendisi de bir makro-nesne dizgesidir.
Teorik Terimler
Teorik
terimler tekil ve genel
olmak üzere ikiye ayrrılır.
Tekil teorik terimler bir yandan a1, a2, a3, ..., b1, b2, b3, ... gibi tek tek gaz moleküllerinden söz eden tekil terimler,
öbür
yandan a, b, ... gibi çok sayıda gaz moleküllerinden
oluşan molekül topluluklarından söz eden tekil
terimlerdir.
Genel teorik terimler de ikiye ayrrılır.
1.Bir
yandan “molekül”, “gaz molekülü”, “tek-atomlu gaz
molekülü”, “helyum gaz› molekülü” gibi
terimler gözlemlenemez nesne dizgesi türlerinden söz eden teorik terimlerdir.
2. Öbür yandan aşağıdadaki nicelik
terimleri,(koordinat,kütle,hız,ivme,kuvvet)
gibi gözlemlenemez
tek-atomlu gaz moleküllerinin niceliksel özelliklerini
gösterdiğinden, teorik terimlerdir
2.Teorik postulatlar
Bir teorinin teorik postulatları,o
teorinin diline ait teorik önermeler olup,diğer teorik önermelerden
türetilemez.
Öte yandan bu diğer teorik önermeler,teorik postulatlardan
tümden gelimsel çıkarımla türetilebilir.
Postulat_1
Postulat_2
Postulat_3 verilmiş bunları bakmaya gerek yok
3.Bağlantı postulatları
Bağlantı postulatlarına,içinde
hem teorik terimler hemde
gözlem terimleri geçtiğinden bunlara karma
teorik önermeler denir
teorik postulatlarda yalnız teorik
terimler geçtiğinden, bunlarada salt teroik
terimler denir.
P,V,T teorinin gözlem terimleri arasında yer alan terimlerdir.
Teorinin bağlantı postulatlarında yer alan teorik terimler şu özelikleri
gösterir
2. Bu moleküllerin her birinin kütlesi.
3. a1, ..., aN moleküllerinin hızı
4.a1,
..., aN
moleküllerinin kinetik enerjileri
İçinde:P,V,T, ve N,m,v1,e1 gecen terimler bağlantı postulatı
İçinde:sadece N,m,v1,e1 terimleri gecen postulatlarda
teorik postulatlardır
4.Teorinin açıklamaları ve
öndeyileri
Teorinin
teorik postulatları ile bağlantı postulatları bir arada teorinin
aksiyomlarını oluşturur.
Postulat sözcüğü teorilerin sözdizimsel yaklaşımını
ortaya koyan manttıkçı-empirist bilim felsefecileri tarafından kullanılmıştır
Ancak
bilim insanları bu felsefeciler tarafından “postulat”olarak
nitelenen bilimsel önermeleri “temel yasa”
veya “aksiyom” olarak nitelemişlerdir.
Teorinin amaçları:
1.önceden
bilinen deneysel yasaları(birleştirici açıklama biçiminde) açıklamak ve
2.önceden
bilinmeyen deneysel veya teorik yasaların veya olguların var olduğunun öndeyisin de bulunmaktır
Bu
açıklamalardan ve öndeyilerden her biri teorinin
diline ait bir önermeyle dile getirilir.
Böyle
bir önerme birinci durumda bir açıklama-önermesi
ikinci
durumda ise bir öndeyi-önermesidir.
Her açıklama-önermesi ya da öndeyi-önermesi,
(a) teorinin
aksiyomlarından
(b) Teorinin
diline ait önceden doğrulanmış gözlem
önermelerinden tümden gelimsel çıkarımla türetilebilmelidir.
Kinetik Teoride Açıklama
Tek-atomlu bir ideal gaz
kitlesinin içselenerjisi, içsel Enerji Yasası
olarak adlandırılan ve salt PV=2/3 E yasası ile ifade edilir.
1.içsel enerji yasası:
_denklemde gecen P,V,E terimleri bir gözlem
terimidir.
_Öte yandan bu denklem tek-atomlu
ideal gazlara özgü içsel enerji
yasasıdır.
_içsel
Enerji Yasası’nı dile getiren (4) denkleminde teorik terim geçmediğinden, söz
konusu yasa önceden bilinenbir deneysel yasadır
_denkleminin Q teorisinin çerçevesinde türetilmiş olması, bu
yasanın açıklanması anlamına
gelir.
2.ideal gaz yasası:
Bu
denklemde, a herhangi bir
idealgaz kitlesi olduğunda, P, V, T, a’ nın
sırasıyla eş zamansal basıncını, hacmini ve mutlak
sıcaklığını gösterir.
_bu
denklemde P,V,T, önceden belirtildiği gibi gözlem
terimleridir
_öte
yandan N terimi a gaz kitlesini
oluşturan molekül saysını gösterir.dolayısıyla N terimi bir teorik terimdir.
_Buna
göre ideal Gaz Yasası deneysel yasa değildir.
_Ancak
(5) denkleminde P, V, T gözlem
terimleri bulunduğundan ideal Gaz Yasası’nı dile getiren önerme teorik önerme de değildir.
_Bundan dolayı ideal Gaz Yasası ne deneysel yasa ne de
teorik yasadır.
_ideal
gaz yasası karma-teorik bir yasadır.
3.Birleşik gaz yasası:
Bileşik gaz yasası olarak bilinen P1,V1,T1… denkelemleriyle dile
getirilen kinetik teoriden bağımsz ve ondan önce bilinen deneysel bir yasadır
4.Boyle-Mariotte Yasası: PV=K1
5.avogadro hipotezi:
V=k2 n denkelemi ile dile getirilir bu hipotez karma-teoriktir
Not:yapmanız gereken şey yukarıda
söz geçen denklemleri öğrenmek olucak sınavda bu denklem hangi yasaya ait tir
diye soru gelebilir.burda denklemleri yazmam mümkün olmadı
İp ucu vereyim:
4. nolu denklem içsel enerji yasasına ait (önceden bilinen deneysel bir yasadır)
5.nolu denklem ideal gaz yasasına ait (karma bir teroik yasadır)
6.nolu denklem boyle-mariotte yasasına ait (ideal gaz yasasından türetilmiştir)
7.nolu denklem avogadro hipotezine aittir(karma teorik bir yasadir)
Kinetik Teoride Öndeyide Bulunma
Foton Gazlarının içsel Enerjisi Yasası:
Kinetik teoriden bağımsız ve ondan önce
bilinmeyen bir yasa örneğidir
8.nolu
denklem foton gazlarının içsel yasası denklemidir(bu
denklem kinetik teoride bir öndeyide bulunma örneğidir)
2.Teorilerin Anlambilimsel Yaklaşımı
Öte
yandan teorilerin anlambilimsel yaklaşımını
benimseyen görüşte, teori aksiyomlaştırılmış önermeler dizgesinin yanı sıra, matematiksel yapılar olan modeller kapsamaktadır.
Model: gerçek(yani evrende
varolan) bir nesne dizgesini veya özelliklerini temsil eden maddeselya da matematiksel bir nesnedir.
Örneğin : biyolojide
DNA molekülünün yapısını temsil eden metal parçalarından yapılmış nesne DNA
molekülünün bir maddesel modelidir.
Buna
karşılık önceki bölümde sözü edilen
tek-atomlu
Helyum-4gaz molekülü topluluğunun noktasal tanecikler
olarak temsil edilmesi, evrende var olangerçek nesne dizgeleri sayılan bu
molekül topluluğunun bir matematiksel modelini oluşturur.
incelediğimiz
anlambilimsel yaklaşımda matematiksel modellerin temel
bir işlevi vardır.
Bundan
böyle “model”sözcüğünü hep “matematiksel model” ifadesinin kısaltması olarak
kullanacağız..
“Model” kavramını aydınlatmak amacıyla tek
postulatı yani ideal gaz yasası,
olan
teoriyi ele alınır.
ideal
gazların kinetik teorisinin anlambilimsel yaklaşımındaki modelleri, yukarı
da
sözü edilen modellere, mikro-nesne dizgelerinin (yani gaz moleküllerinin)
temsilcileri
ve ilgili mikro-özelliklerin (moleküllerin koordinatları, hızları, kinetik
enerjileri
vb.) temsilcilerini eklemekle oluşturulur.
Böyle oluşan matematiksel yapıların teorinin
bir modeli olması için kinetik teorinin tüm postulatlarını (gerekteorik
postulatları gerekse bağlantı postulatlarını) yerine getirmelidir.
Bu postulatlar anlambilimsel yaklaşımda
modellerin yerine getirmesi gereken koşullaro dile
getirip,
temel yasa olarak
adlandrılır
Dikkat
edilirse anlambilimsel yaklaşımda(ideal Gaz Yasası
gibi) temel yasaların asıl işlevi, ait
oldukları teorinin modellerinin tanımlanmasında ortaya ç›kar.
(Açıkcası
bu son konuyu çok anlamadım…)
ÜNİTE :5 BİLİMSEL HİPOTEZLERİN PEKİŞTİRLMESİ
SALT TÜMEVARIMCI GÖRÜŞ
Francis Bacon dan kaynaklanan bu görüşte tümevarım, doğruya erişmenin tek geçerli yöntemidir.
Bu
görüşte bilimsel yöntem üç aşamadan oluşur
1.Gözlem veya deney yoluyla ilgili bilim dalının
konusuna giren yalın olguların bilgisi türetilir.
Bu
bilgiler, yapılan gözlem ve deneylerle doğrulanmış gözlem önermeleri ile ifade
edilir.
Örnek: olarak yeterince ısıtıldıgında genleşen a1,...,
an metal parçalarını gösterebiliriz. F,
“yeterince ısıtılır”, G de, “genleşir
2. Gözlem veya deneyle doğrulanmış sonlu sayıda
gözlem önermesinden tümevarımsal çıkarımla bir tümel-koşlullu önerme türetilir.
Böyle
bir önermeye tümevarımsal genelleme
önermesi de denir.
Örnek: yukarıdaki doğrulanmış gözlem
önermelerinden "x(Fx®Gx)
tümevarımsal genelleme önermesi türetilir.
3.Türetilen tümevarımsal genelleme önermesi
başka gözlem veya deneylerle
daha
da pekiştirilebilir
Örnek: bilim insanı daha önce gözlemlenmeyen an+1
gibi bir metal parçasını ısıtr ve ısıtınca genleştiğini gözlemler.
Salt tümevarımcı görüşün şu üç eleştirisi yapılabilir:
1.
Tümevarımsal genelleme önermesinin yanlışlanabileceği
göz ardı edilir.
2. Bilimsel yöntemde tümevarımınyanı sıra tümdengelime de gereksinim olduğu göz ardı edilir.
3.
Tümevarımsal genelleme önermesi bilimsel açıklama
için kullanılamaz.
Isıtılan
an+1 metalparçassının neden genleştiği
sorusunun yanıtı “Bütün metaller yeterince ısıtıldığında genleşir” önermesinin doğruluğu olamaz.
Çünkü
sorulan zaten niye bir metalin ıstıldığında genleşiyor olduğu sorusudur.
HiPOTEZ-PEKİŞİRMESİ GÖRÜŞLERİ
Bu
görüşlerde bilimsel yöntem hem tümdengelimsel
hem tümevarımsal çıkarım biçimlerini
hem
de hipotez kurmayı içerir
Bilim
insanları sınamaya-değerbuldukları gözlem önermelerini gözlem ve/veya deneyle sınarlar.Doğrulananlar
kabul edilir, yanlışlananlar ret edilir.
Öte
yandan bilim insanları yaratıcı hayal güçleriyle diledikleri gözlem-önermesi-olmayan bilimsel önermeleri,özellikle düzenlilik ifade edebilen tümel-koşullu
önermeleri sınamak amacıyla hipotez
sıfatıyla geçici olarak kabul etmeye yetkilidir
Sınanan
hipotez pekiştirilirse kalıcı olarak kabul edilir; ama çürütülürse ret edilir,
Öte
yandan belli bir zamanda pekiştirilmiş bir hipotez sonraki bir zamanda
çürütülüp ret edilebilir.
Bu
nedenle hipotezler bazı görüşlerde pekiştirildikten sonra da “hipotez” olarak
nitelenmeye devam edilir
Ancak
genel olarak belli bir zaman ile belli bir yere sınırlı olmayan düzenlilikleri
ifade
eden pekiştirilmiş hipotezlere yasa denilir
Örnekleme Yoluyla Pekiştirme Yöntemleri
Nicod Yöntemi
S›nama
amacıyla ortaya konulan hipotez
(1) "x(Fx ® Gx) biçiminde bir tümel-koşullu önerme,
F ile G ise gözlem önermelerinin yüklemi olabilen
yüklemler olsun.
.Gözlem
önermesi olan Fa Ù Ga tümel-evetleme
önermesininin bir olumlu örneklemesi olduğu
. Fa Ù ~Ga tümel-evetleme önermesinin de ’bir de olumsuz örneklemesi olduğu
söylenir
Yukarıda Söz konusu olan şey
(1)
hipotezinin ilgili bilim insanları topluluğunca t zamanında pekiştirilmiş olması,
bu topluluğun üyesi olan bilim insanlarının t zamanına dek yaptıkları gözlem
ve/veya deneyler
sonucunda
(i)
yeterince büyük sayıda olumlu örnekleri gözlemlemiş olmaları ve
(ii)
hiçbir olumsuz örneklemeyi gözlemlememiş olmaları demektir.
Örneğin salt tümevarımsal görüşte türetilebilen
(1) biçiminde bir tümevarımsal genelleme olan (2)
Bütün metaller yeterince ısıtıldığında genleşir önermesini bir hipotez
olarak ele alalım
_Tümevarımsal
çıkarımın öncülleri (2) hipotezinin olumlu
örneklemelerini oluştururlar.
_Olumsuz
örnekleme gözlemlenmemiş olduğu varsayılırsa, bu olumlu örneklemeler (2)hipotezini
pekştirir.
_Dikkat
edilirse belli bir zaman anında pekiştirilmiş hipotez daha sonra bir
olumsuz
örneklemenin gözlemlenmesi sonucu olarak(yani hipotezin yanlışlanmasıyla) çürütülebilir.
Not:burada sınavda bu konuyla
ilgili hangisi olumlu yada olumsuz diye sorulmuş
Fa Ù Ga olumlu
Fa Ù ~Ga olumsuz ( dikkat ederseni olumsuzda Ga öncülünün önünde değillme
işareti var sembolik mantıktaki gibi o yüzden olumsuz oluyor)
Hempel Yöntemi
Nicod
yönteminin uygulanabildiği hipotezlerden farklı biçimde olan hipotezler de
vardır.
Örnek:
(3) Her yıldızın en az bir gezegeni vardır
hipotezi
(1)yani nicodun hipotezi ( "x(Fx ® Gx) biçimin deki gibi değildir.
(3)
hipotezinin biçimi şu şekildedir
(4) "x(Fx ® $yGyx)
(4) biçimdeki hipotezler-bunlara
“tümel-tikel niceleyicili hipotezler”
denir ve Nicod
yöntemi ile sınanamazlar.
İşte
Hempel, Nicod yöntemini her türlü hipoteze uygulanabilecek bir şekilde
genelleştirmiştir.
Bu
genelleştirilmiş yönteme de Hempel yöntemi
denir.
Bu
yöntem niceleme mantığı diline ait bir önermenin belli bir evrende açılımı kavramına dayanır.
_Buna
göre sınanan hipotezin yeterli sayıda ögesi olan U
gibi bir sonlu evrendeki açılımı,
doğrulanmış gözlem önermelerinden tümdengelimli geçerli bir çıkarımla türetilebilirse
hipotez
Hempel yöntemince pekiştirilmiş sayılır
_Öte
yandan doğrulanmış bir gözlem önermesi hipotezin değillemesini
pekiştirirse hipotezin kendisi Hempel yöntemince çürütülmüş olur.
Nicod ile Hempel Yönteminin Karşılaştığı Güçlükler
Kuzgun Paradoksu: hempel
yönteminde pekişmemesi gereken bazı hipotezlerin pekiştirildiğini gösteren
paradoksa verilen addır.
Not:bu konu sınavda sorulmuş ben anlarım diyen
aşağıda ki örneklere baksın ben yazmadımJ
Sonsuz Öğeli Evren Sorunu: Öğle
bazı önermeler vardır ki, ancak sonsuz öğeli bir evrende doğru olup, sonlu bir
evrende tutarsızdır; yani tüm yorumlamalarda yanlıştır
Örneğin:
“Her doğal sayıdan büyük bir doğal sayı vardır” önermesi, sayallığı (cardinality) sonsuz olan tüm doğal sayılardan oluşan
evrende doğru olmasına karşın, bu evrenin sayallığı sonlu olan herhangi bir altkümesinden
oluşan evrende tutarsızdır
Dolayısıyla
bu önerme (hipotez) Hempel yöntemince pekiştirilemez.
1.Böylelikle
Hempel yöntemince Kuzgun Paradoksu’ndan ötürü
pekişmemesi
gereken
bazı hipotezlerin pekiştirildiğini,
2.sonsuz öğeli evren sorunundan ötürü de pekişmesi
gereken bazı hipotezleri pekiştirilmediğini görüyoruz
Başka bir deyimle Hempel yönteminin uygulama alanının birinci (kuzgun paradoksu) sorundan ötürü fazla geniş,
İkinci(sonsuz öğeli evren) sorundan ötürü de fazla dar olduğu söylenebilir.
Teorik Hipotezler Sorunu: Ünite 4’te gözlem
terimi/teorik terim ayrımından söz etmiştik.
Eğer bir hipotezde geçen mantıksal-olmayan
terimlerin hepsi teorik ise, o hipotez teorik hipotezdir.
Teorik hipotezler-hipotezin mantıksal biçiminden
kaynaklanan bazı özel ve ilginç olmayan durumlar dışında-Hempel yöntemince
pekiştirilemez.
Nitekim
hipotezin verilen bir evrendeki açılımnın türetileceği gözlem önermesinde yalnız
gözlem terimleri geçer.
Bu
nedenle teorik hipotezin sözü geçen evrendeki açılımından söz edilemeyeceğinden,
gözlem önermesi ile hipotezin açılımu arasındaki tümdengelimsel
çıkarımdan söz edilemez
Glymour’un Kendi-kendini Pekiştirme (Bootstrap Confirmation)
Yöntemi
Örnekleme
Yoluyla Pekiştirme Yöntemi’nin en gelişmiş biçimi,
Glymour’un Kendi-
kendini
Pekiştirme (Bootstrap Confirmation) yöntemidir.
Glymour’un ortaya koyduğu kendi-kendini
pekiştirme yönteminde,
deneysel hipotezlerin yanı sıra,
Hempel yönteminden farklı olarak,
teorik hipotezlerin de
örnekleme yoluyla pekiştirliebileceği,
böylelikle
hipotezli tümden gelimsel pekiştirme yönteminin
tersine ,
bu
hipotezlerin bütüncül olarak değil,tek tek sınanabileceği ileri
sürülmektedir.
Glymour’un pekiştirme kuramı şöyle özetlenebilir:
E kanıt önermelerinin kümesi,
H pekiştirilmeye çalışılan hipotez,
T ise, H
hipotezini de içeren, birtakım hipotezlerin mantıksal sonuçlarının
kümesinden oluşan teori olsun.
Buna
göre H ile
diğer hipotezler T
teorisinin aksiyomları olur.
Genel
olarak teori,
bir aksiyomlar kümesinden türetilen önermelerden
oluşur.
Bu
kümeye aksiyomların mantıksal kapanışı
da denir.
Bu
durumda E kanıt kümesinin H hipotezini T teorisine dayanarak pekiştirmesi,
kısaca
Pkfl(E, H, T)
bağıntısının yerine gelmesi-başka bir deyişle biçimsel olarak geçerli olması-aşağıdaki
koşullarla belirlenir
Glymour’un pekiştirme yöntemini örneği:
E: {Za,
Ya}
H: "x (Zx ® Sx)
H2 : "x
[Zx ® (Sx « Yx)] bu şekildedir
E’de geçen Z ile Y birer gözlemsel
terim,
S terimi ise, E’de geçmediğinden, bir teorik terim olup,
H de, bu nedenle, teorik bir hipotezdir.
Dolayısıyla pekiştirme, bir teorik hipotezin pekiştirilmesidir.
T teorisi de H ile H2 aksiyomlarından
oluşur.
Pkfl(E, H, T) biçimsel bağıntısının
bir yorumu verildiğinde, aşağıddaki beklentilerin yerine gelmesi doğal olacaktır:
1.Pekiştirme bağıntısının biçimsel olarak geçerli olması
durumunda verilen yorumda sezgisel olarak da geçerli olması, yani E kanıtlar kümesinin T teorisine dayanarak
H hipotezini sezgisel olarak pekiştirmesi beklenir.
2. Pekiştirme bağıntısının biçimsel
koşullarını yerine getiren T teorisinin
iki
farklı aksiyomlaştırılması verildiğinde, verilen yorumda pekiştirme bağıntısı
bunların
birinde sezgisel olarak geçerli ise öbüründe
de sezgisel olarak geçerli olmalıdır
Dolayısıyla
yukarıdaki örnek Glymour’un pekifltirme yönteminin
nasıl yürüdüğünü gösterir.
Ancak (i) ve (ii) koşulunun her zaman yürümediği Christensen’in karşı-örnekleri ile gösterilmiştir.
Bu
ise Glymour yöntemine yapılan en önemli eleştirilerden birini oluşturur
Christensen’in Karşı-Örnekleri
Christensen’in karşı-örnekleri her iki beklentinin, yani
(i) ile (ii)’nin, her zaman yerine
gelmediğini
ortaya koymaktadır.
Christensen’in
karşı-örneklerinden birini aşağıda açıklıyoruz.
Christensen
örneğindeki Zx, Yx ve
Sx açık önermelerini sırasıyla
x kuzgundur
x’in belli bir türden tüyü vardır
x siyahtır olarak
yorumluyor.
Öte
yandana, H hipotezindeki
bağlı x değişkeninin gözlemlenmiş belli bir değeri
olan nesne olsun
Buna göre söz konusu E, H (pekiştirilmek istenen hipotez), H1 ve H2 şöyle yorumlanır:
E: Gözlemlenmiş
nesne bir kuzgundur, Gözlemlenmiş nesnenin belli türden
tüyü
vardır
H: Bütün kuzgunlar siyahtır.
H1: Bütün kuzgunların
belli türden tüyü vardır.
H2: Eğer bir nesne
kuzgun ise, bu nesnenin siyah olması ile belli türden tüyü olması eşdeğerdir.
Bu
durumda yorumlanmış H
hipotezinin
birinci
aksiyomlaştırmada sezgisel olarak pekiştirilmediğini,
ancak
ikinci aksiyomlaştırmada sezgisel olarak
pekiştirildiğiini görüyoruz.
Nitekim
birinci aksiyomlaştırmada kanıt olarak belli türden tüyü olan bir kuzgunun
gözlemlenmesine ve H1 aksiyomuna,
yani tüm kuzgunların belli türden tüyü olmasına, bakarak aynı kuzgunun bir de siyah olduğu sonucuna sezgisel olarak
varamayız.
Dolayısıyla
H hipotezinin sezgisel olarak pekişltirildiğini söyleyemeyiz.
Öte
yandan ikinci aksiyomlaştırmada aynı kanıta ve H2 aksiyomunun
yorumuna
bakarak salt mantık yoluyla bu gözlemlenmiş
kuzgunun bir de siyah
olduğu
sonucunu çıkartıyoruz.
Gözlemlenmiş
kuzgunun siyah olması ise H hipotezinin bir olumlu örneklemesidir.
O zaman da hipotez bu kez sezgisel olarak pekiştirilmiş oluyor.
Hipotezli-Tümdengelimsel Pekiştirme Yöntemi
Hipotezli-Tümdengelimsel Pekiştirme Yöntemi’nde,
pekiştirilecek hipotez ile önceden
doğrulanmış gözlem önermelerinden yeni
gözlem önermeleri türetilir.
Türetilmiş
gözlem önermeleri de (sınamaya-değer bulunup)
gözlem ve/veya deneyle
sunanırlar.
Eğer
bu türetilmiş gözlem önermeleri doğrulanırsa hipotez
pekiştirilmiş olur.
Ama
eğer bazı türetilmiş gözlem önermeleri yanlışlanırsa hipotez
çürütülmüş
(üstelik yanlışlanmış) olur.
Hipotezli-Tümdengelimsel
yöntemde bir hipotezin çürütülmesi, Nicod yöntemince bir hipotezin çürütülmesi
ile koşut olmuş olur.
Hipotezli-Tümdengelimsel Pekiştirme Yönteminin Karşılaştığı
Güçlükler
Kuzgun Paradoksu: Bu paradoksun
Hipotezli-Tümdengelimsel Pekiştirme yönteminde de çıktığını söyleyebiliriz.
Buna
göre Hipotezli-Tümdengelimsel pekiştirme yöntemi gereği, gözlemlediğimiz bir
beyaz ayakkabının “Bütün kuzgunlar siyahtır”
hipotezini pekiştirdiğini söylemek durumunda kalırız ki, bu daha önce sözü edilen
Kuzgun Paradoksu’dur.
Alternatif Hipotezler Sorunu: ilkece bu gözlem
önermesi sonsuz sayıda birbiri ile bağdaşmayan alternatif hipotezi pekiştirir.ozamanda bu gözlem
önermesinin sonsuz sayıda bir biri ile bağdaşmayan alternatif hipotezi pekiştirmesine karşın niye H hipotezini
diğerlerine yeğliyoruz sorunu ile yani hipotezler sorunu ile karşı karşıya
kalıyoruz.
Duhem-Quine Sorunu: Hipotezli-Tümdengelimsel Pekiştirme
Yöntemi’nin genel
yapısında
aslında çoğu kez hipotez ve çeşlitli gözlem önermelerinden oluşan
başlangıç
koşulları (initial conditions)
dışında bir bir de genellikle niceliklerin ölçülmesinde
kullanılan
ölçüm aygıtlarının işleyişine ilişkin ilkeler ve bu aygıtların güvenirliğine
ilişkin önermelerden oluflan yardımcı hipotezler (auxiliary
hypotheses) bulunur.
Not:sınavda buradan soru gelebilir
hipotezli-tümdengelimsel pekiştirme yönteminin karşılaştığı güçlükler
aşağıdakilerdne hangisidir diye sorulabilir.(yukardakilerden üçünden biri)
Bayesci (Olasılıkçı) Pekiştirme Yöntemi
Bayesci Pekiştirme
Yöntemi’nde
hipotezler, kanıt önermeleri
de diyeceğimiz eldeki doğrulanmış gözlem önermeleri ve arkadüzlem bilgisini dile
getiren önermelere göre koşullu olasılıklarına
dayanılarak sınanırlar.
Burada
olasılık teorisinin Bayes Teoremi
olarak tanınan olasılık yasası kullanılır.
Bu
nedenle bu pekiştirme yöntemine Bayesci
Pekifltirme Yöntemi denmişltir.
Bayesci sınama yönteminde H gibi hipotezin pekiştirilme ve çürütülmesi şöyle tanımlanır.
hipotesizin pekiştirilmesi: sınama sonrası-olasılık
derecesinin sınam-öncesi olasılık derecesinden büyük
olması demektir.
Hipotezin çürütülmesi: ise sınama-sonrası olasılık
derecesinden sınama-öncesi olasılık derecesinden küçük
olması demektir.
Bayesci
pekiştirme yönteminde sınanan hipotezlerin sınama-öncesi olasılık derecesinin
hep
0’dan büyük ve 1’den küçük olduğu,yani hipotezlerin kesin
olarak
yanlış veya kesin olarak doğru olarak bilinmediği kabul edilir.
Bunun
dışında Bayesci yöntemde H gibi bir hipotezin
sınama-öncesi olasılık derecesi, bu hipotezikabul
eden ilgili bilim insanları topluluğuna ve hipotezi kabul edildiği zamana
bağlıdır.
Buna
göre H
hipotezinin böyle bir toplulukta t zamanındaki sınama-öncesi
olasılık
derecesi, hipotezin toplulukça t zamanında
kabul-edilebilirlik derecesiyle
özdeşleştirilir.
Genel
olarak Hipotez-Pekiştirmesi Görüşü’nde, hipotezler bilim insanlarınca hayal
gücüyle serbest olarak sınama amacıyla kabul edildiğinden,
bu
görüşün bir biçimi olan Bayesci (Olasılıkçı) yöntemde,
bir
hipotezin sınama öncesi olasılık
derecesi hipotezi kabul eden
bilim insan›n›n öznel tutumuna bağlıdır.
Ancak
hipotezin sınama-öncesi olasılık derecesi öznel olmakla birlikte, sınama sonrası
olasılık derecesi nesneldir
Bayesci (olasılıkçı)yönteminin üstünlüklerinden biri kuzgun paradoksuna bir çözüm getiriyor olmasıdır.
Bayesci
sınama yöntemi eski kanıt sorunu
olarak adlandırılan bir sorunla karşı karşıya kalır.
Bayesci
sınama yönteminine göre, Einstein’in Genel Görelilik
Teorisi’ni pekiştirmez
SALT TÜMDENGELİMCİ-HİPOTEZ-YANLIŞLAMACI GÖRÜŞ
Karl R. Popper’in öncülüğünü yaptığı Salt Tümdengelimci-Hipotez-Yanlışlamacı (kısaca Tümdengelimci-Yanlışlamacı)
görüşte tümevarımsal çıkarım yoktur, tek
geçerli çıkarım biçimi tümdengelimsel çıkarımdır.
Dolayısıyla,
Bayes yöntemince böyle bir hipoteze 0’dan büyük sınama-öncesi olasılık derecesi
veremeyiz.
Bu
ise Bayes yönteminde sınamanın olanaksız olduğu
anlamına gelir.
Daha
önce Hipotezli-Tümdengelimsel Pekiştirme yönteminde,
hipotezler, gözlem
önermelerine
dayanarak tümevarımsal çıkarımla pekiştirilebilirler,
tümdengelimsel
çıkarımla
da çürütülebilirler demştik.
Popper’e dayanan Tümdengelimci-Yanlışlamacı görüşte ise,
pekiştirme olanaksız olduğundan, hipotezler gözlem önermelerine dayanarak
tümevarımsal çıkarımla pekiitirilemezler ama tümdengelimselçıkarımla
yanlışlanabilirler.
Ancak
Popper’e dayanan Tümdengelimci-Yanlışlamacı görüşte,
gözlem önermeleri,
Hipotezli-Tümdengelimsel
Pekiştirme yöntemini savunan mantıkcı pozitivistler ya da empiristlerde olduğu
gibi gözleme dayanarak kesin ve ya da kesine yakın bir biçimde doğrulanan
önermeler değil, son çözümlemede ilgili bilim
insanları topluluğunun aldığı özgür kararla kabul edilmişönermelerdir.
Popper
bu önermeleri temel önermeler
olarak adlandırıyor.
Bilim
insanlarının yükümlülüğü, serbestçe kabul ettikleri hipotezleri tek tek sınayarak
yanlışlananları ret etmek ve böylece uzun sürede
yanlışlanmayan hipotezleri kabul edip her türlü bilimsel çalışmada
kullanmaktır.
Bu
türlü hipotezlere Popper dayanıklu hipotezler
der.
Ancak
dayanıklılık zamana bağlıdır
Belli t1 gibi bir zamanda dayanıklı hipotez daha
sonraki t2 zamanında yanlışlanıp
ret edilebilir.
HİPOTEZ-BULUŞU GÖRÜŞÜ
Charles S. Pierce ’ün öncülüğünü yaptığı Hipotez-Buluşu görüşünde, hipotezler
bilim insanlarının salt hayal gücünün ürünü olarak kabul edilmezler.
Hipotezler
bilim insanlarının önceden doğruladıkları gözlem önermelerine dayanarak
tümdengelimsel olmayan bir çıkarımla türetilir.
Eğer
tümdengelimsel olmayan bütün çıkarımları tümevarımsal olarak nitelersek,
Hipotez-Buluşu görüşündeki çıkarımın tümevarımsal
olduğu söylenebilir.
Salt Tümevarımcı görüşte öngörülen bu çıkarım biçimi açıklayıcı
yeni hipotezlerin
buluşunu
sağlayamaz.
Bir
açıklayıcı yeni hipotez, onu türetmek için kullanılan gözlem önermelerinde
geçen terimlerin dışında bu önermelerde geçmeyen yeni
terimler kapsar.
Böyle
bir hipotez bilimsel aç›klama için elverifllidir. Hipotez-Bulşlu görüşü önceden
bilinen ancak henüz açıklanmamış dolayısıyla şaşırtıcı belli bazı olguları açıklama
amacını güder.
Buna göre Hipotez-Buluşu görüşünün genel biçimi aşağıdaki
gibidir:
(i)
E,
gözlemlenmiş olan şaşırtıcı olguyu dile getiren önermedir.
(ii)
Eğer H
hipotezi doğru olsaydı, E’yi açıklamış olurdu.
(iii)
O halde, H
hipotez olarak kabul edilebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder