28 Aralık 2014 Pazar

Bilim Felsefesi Ünite 6

Bircan hanımdan alıntı

ÜNİTE:6             BİLİMSEL TEORİLERİN GELİŞİMİ


GİRİŞ:


Bilim tarihinden her bilim daılına ilişkin olarak şunları öğreniyoruz.

(i)        Bilimsel bilgiler dağarcığı zaman içinde büyümüştür.

(ii)       Kabul edilen bilimsel teori zaman içinde değişip gelişmiştir

Şöyle ki, belli bir zamanda kabul edilen yeni teori, yerine geçtiği eski teoriden daha çok gelişmiştir.

Bilim felsefesinde, teorilerin gelişimine ilişkin birbirinin karşıtı olan iki çeşit görüş vardır.

Bunlar birikimsel gelişim görüşleri ile devrimsel gelişim görüşlerdir.

Birikimsel gelişimde: bir teorinin yerine gelen daha gelişmiş olan yeni teori eski teoriyi
kapsar. Başka bir deyişle eskisinin bir genleşmesidir.

Devrimsel gelişim: görüşlerinde yeni teori, yerine geçtiği eski teori ile bağdaşamaz. Dolayısıyla yeni teorinin kabul edilmesi, eski teorinin ret edilmesi anlamına gelir.
O halde yeni teori eskisini kapsayamaz.

Birikimsel gelişim görüşleri olarak:

Ernest Nagel’in indirgemeci gelişim görüşü ile

Imre Lakatos’un bilimsel araştırma programları  metodolojisine dayalı gelişim görüşünü ele alıyoruz.

Devrimsel gelişim görüşü olarakda

Thomas S. Kuhn’un bilimsel devrimli gelişim görüşünü ele alıyoruz.

NAGEL’iN iNDiRGEMECi GELiŞİM GÖRÜŞÜ



Nagel’in ortaya koyduğu indirgemeci gelişim görüşünde,
bir teorinin yerine geçen ikinci bir teorinin birincisinden daha gelişmiş olması,
birinci teorinin onun yerine geçen ikinci teoriye indirgenmesi veya başka bir deyişle ikinci teorinin birinci teoriyi indirgemesi demektir

Nagel’e göre 1.teorinin 2. teoriye indirgenmesinin gerekli ve yeterli olan üç koşulu vardır.

Bu koşullardan ilk ikisi biçimsel koşullardır sonuncu koşul olgusaldır.
Koşul 1: indirgenen teorinin postulatlarında geçen her terim, indirgeyen teorinin
postulatlarında geçmelidir.

Koşul 2: indirgenen teorinin her postulatı, indirgeyen teorinin postulatlarından
tümdengelimsel çıkarımla türetilebilmelidir.

Koşul 3: indirgeyen teori pekiştirilmiş bir teori olmalıdır.

Genel olarak indirgemeci gelişimde, indirgeyen teori, indirgenen teoriyi açıklar.

Böyle bir açıklama, teorilerin sözdizimsel yaklaşımında birleştirici biçimde,

Teorilerin anlambilimsel (semantik) yaklaşımında ise nedensel-düzeneksel biçimde
bir açıklamadır..

LAKATOS’UN BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROGRAMLARINA
DAYALI GELİŞİM GÖRÜŞÜ

1.Gelişen Teori Dizileri ile Yozlaşan Teori Dizileri

Lakatos  herhangi bir bilim dalında ardı ardına ortaya konulan teoriler dizisini ele alarak, gelişen teori dizisi  ile yozlaşan teori dizisi ayrımını yapmıştır.

Laktosun teori gelişimi görüşünde,verilen teori dizisinde (birincisi dışında)her teori bir iönceki teoriden daha gelişmiş ise bu teori dizisine gelişen teori dizisi denir.

2.Gelişen Teori Dizilerinin Yapısı

Lakatosun görüşünde bir teori dizisine ait her teorinin postulatlar kümesi,temel hipotezler kümesi ile yardımcı hipotezler kümesinin bileşimidir.

Dizideki tüm teorilere ortak olan temel hipotezler kümesine teori dizisinin katı çekirdeği
Dizideki her teorinin yardımcı hipotezler kümesinede o teoriye özgü koruyucu kuşak denir

Hem teorik hem deneysel olarak gelişen bir teori dizisine gelişen teori dizisi denir.

Her deneysel olarak gelişen dizi, tanımı gereği aynı zamanda teorik olarak da gelişen
dizi olduğundan, “gelişen dizi” ile “deneysel olarak gelişen dizi” ifadeleri eşanlamlıdır.

3.Anomoli


Bir teorinin hipotezlerinden tümden gelimsel olarak türetilen bir önermenin değillemesi gözlem veya deneyle doğrulanmış bir gözlem önermesi ise bu önermenin dile getirdiği olguya sözü geçen teoriye ilişkin bir anamoli denir.

4.Bilimsel Araştırma Programlarının Yordamı

Bir bilimsel arştırma programı, bir  teori dizisinin katı çekirdeği ile yordamı denilen yöntemsel kurallardan oluşur.

Yordamı oluşturan kurallar kesin olmayıp yalnızca yönlendirici olan kurallardır.

Yordam, negatif yordam ile pozitif yordama ayrılır.

Negatif yordam, teori dizisinin katı çekirdeğini korumayı amaçlar.

Pozitif yordam ise, teori dizisini oluşturan teorilere özgü olan koruyucu kuşakların adım adım ortaya konulmasını yönlendirir.


KUHN’UN BİLİMSEL PARADİGMA DEĞİŞİKLİĞİNE
DAYALI DEVRİMSEL GELİŞİM GÖRÜŞÜ

Bilimsel Paradigma


Thomas S. Kuhn ortaya konulan görüşünde  bir bilim dalında belli bir zamanda bilim insanları topluluğunca kabul edilen teori bir bilimsel paradigma tarafından yönlendirilir.

Disiplinermatriks  olarak adlandırılan bilimsel paradigma  teorinin yasa-önermeleriyle birlikte, bunları yönlendiren yöntem kurallarından oluşur.

Kuhnun ortaya koyduğu disipliner matriks anlamındaki bilimsel paradigma kavramı sembolik genellemeler,metefizik ilkeler,modeller,bilimsel değerler ve örnek problem çözümleri ögelerini içerir.

Dolayısıyla Kuhn’un ortaya koyduğu bu kavram Lakatos’un “bilimsel araştırma programları” kavramına benzer.

Aralarındaki önemli ayrım, bilimsel paradigmanın (bilimsel araştırma programının
tersine)dolaysız olarak teoriyi değil de, teoriyi kabul eden bilim insanları topluluğunu yönlendirmesidir

Teorinin yönlendirilmesi, ancak dolaylı olarak bilim insanları topluluğu aracılığyla gerçekleşir.

Öte yandan Lakatos’un bilimsel araştırma programı, tek bir teoriyi değil de bir teori dizisini yönlendirir.

Ancak böyle diziyi oluşturan teorilerin ortak katı çekirdeklerinden ötürü aynı teorinin zaman içindeki farklı teori aşamaları sayılabilir.

(i)Sembolik Genellemeler: Sembolik genellemeler, tümel-koşullu önermeler ya da denklemler biçiminde sembolleştirilmiş veya böyle sembolleştirilebilen yasa-görünümlü önermelerdir.

Örneğin:Bu bilimsel paradigmanın sembolik genellemeleri, önceki bölümde incelenen kinetik gaz teorilerine ilişkin temel hipotezler, yardımcı hipotezler ve bunlardan türetilen (ideal gaz denklemi ile Van der Waals denklemi gibi) yasa-önermelerinde oluşur.

(ii) Metafizik ilkeler ve Modeller Bilim dalının konusu olan varlıkları belirten metafizik ilkeler ve modeller de bilimsel paradigmada yer alırlar.

Örneğin: klasik kinetik gaz paradigmasında,moleküllerin varlığı ilkesi bir metafizik ilkedir.

Öte yandan bir tek-atomlu gaz kitlesini oluşturan molekül topluluğunu, birbiriyle esnekçe çarpışan bilardo topu topluluğuna benzetmek bir model oluşturur.

(iii) Bilimsel De¤erler: Bilimsel değerler, herhangi bir bilim dalındaki alternatif
teoriler arasında hangisinin daha gelişmiş olduğunu belirten ölçütlerdir.

Başlıca bilimsel değerler:

Dakiklik
Tutarlılık
Kapsamlılık
Yalınlık
Verimliliktir

1. Seçilen teori dakik olmalı, yani teoriye dayanarak türetilen öndeyiler ile gözlem
ve deney sonuçları arasında uyum olmalıdır.

Özellikle niceliklerin hesaplanan değerleri, ölçülen değerlerine yaklaşık olmalıdır.

Aynı niceliğin farklı yöntemlerle ölçülen değerleri de birbirine yaklaşık olmalıdır.

Örneğin: Avogadro sayısı on üç farklı yöntemle ölçülmüş olup ölçü sonuçları birbirine çok yakın çıkmıştır

3. Seçilen teori kapsamlı olmalı, yani teoriden yeni ve beklenmeyen olguların öndeyisi türetilebilmelidir.

Örneğin: kinetik gaz teorisinde van der Waals denklemine dayanarak kritik noktaların değeri van der Waals sabitlerine bağlı olarak hesaplana bilmiştir.

4. Seçilen teori yalın olmalıdır, yani teori, birbiriyle ilişkisiz görünen karmaşık
olgular arasında yalın bir düzenlilik ortaya koymalıdır.

Örneğin: kinetik gaz teorisi,gaz kitlelerinin basıncı ve sıcaklığı ile gaz moleküllerinin devinimi arasında yalın bir bağıntı kurmuştur.


5. Seçilen teori verimli olmalıdır, yani teori ilgili bilim insanlarına yeni problem
ve araştırma alanları sağlamalıdır.

Örneğin: kinetik gaz teorisi, çeşitli gaz moleküllerinin farklı sıcaklıklardaki ortalama hızlarını hesaplama problemine yol açmıştır.

Yukarudaki beş değer, ilgili bilim insanları topluluğunun alternatif teoriler arasındaki seçimini yönlendirmekle birlikte bu seçimi zorunlu kılmaz. Son karar bilim insanları topluluğunun takdirine kalır.

Nitekim bu değerlere dayanan teori seçimi şu iki güçlükle karşılaşır.

(a) Değerlerden her biri somut uygulamaları bakımından kesinlikten yoksundur.
(b) Değerler, bir arada ele alındığında birbiriyle çatışabilirler.

Olağan Bilim Dönemi

Belli bir bilim dalındaki bilim insanları topluluğunca kabul edilmiş paradigmanın
içerdiği teori (bilimsel araştırma programınca yönlendirilen teori dizisi gibi) belli
bir zaman aralığında başarılı bir biçimde kullanılıp bir birikimsel gelişim gösterir.

Başka bir deyişle, teorinin aşamaları gelişen bir teori-aşamaları dizisini oluşturur.
Yani her aşama bir öncekinden daha gelişmiştir.

Söz konusu birikimsel gelişim sürecine,ilgili bilimsel paradigma çerçevesindeki olağan bilim,

 bu sürecin içinde yeraldığı zaman aralılığına olağan bilim dönemi denir.

Olağan bilim döneminde bilim insanları topluluğu tek paradigmayı rakipsiz olarak kabul ederler.

Örneğin : klasik kinetik gaz paradigması çerçevesindeki olağan bilim dönemi 1856 - 1880 yılları arasındadır.

Olağan bilim problemleri üç çeşide ayrılır

1.Olgu-toplama problemleri,

2.Teori-sunama problemleri ve

 3.Teori-geliştirme problemleri.

(i)Olgu-toplama problemleri: Bu problemler, ilgili nesne dizgelerinin doğasını belirten özelliklerin (özellikle nicel özelliklerin) gözlem ve/veya deneyle saptanması problemleridir.ü

(ii) Teori sınama problemleri: Bunlar teoriyi sınamaya yarayan olguları saptama problemleridir

(iii) Teori-geliştirme problemleri: Bilimsel paradigmanın içerdiği teorinin birikimsel gelişimine yol açan etkinlikler deneysel ve teorik olmak üzere iki çeşide ayrılır:

1.Deneysel teori-geliştirme problemleri: Deneysel teori-geliştirme problemlerinin iki çeşidi vardır:
(i) Teoride geçen sabitlerin (söz gelişi kinetik gaz teorisine ilişkin NA Avogadro sayısı ve R gaz sabitinin) değerlerinin deneysel olarak ölçülmesi

(ii) Teoriye ilişkin deneysel yasaların (örneğin Boyle-Mariotte, Charlesve Gay-Lussac yasalarının) deneye dayanarak ortaya konulması.

2.Teorik teori-geliştirme problemleri: Teorik teori-geliştirme problemleri, yani bilimsel paradigmanın içerdiği teorinin gözlem ve/veya deneye dayanmaksızın geliltirilmesidir.

Anomaliler, Bunalım Dönemi ve Bilimsel Devrim

Olağan bilim döneminde, bilimsel paradigmanın içerdiği teori er geç anomalilerle Karşılaşır.

Anomalilerin ortaya çıkması ise şu üç şıktan birine yol açar

1_Bilimsel paradigma kısmen değiştirilerek anomali giderilir.

2_Bilimsel paradigma hiçbir değişime uğramayıp anomali giderilemeden(gelecek zamanda giderilebileceği umuduyla) geriye kal›r.

 3_ Bilimsel paradigma ret edilip, bilimsel devrimle yerine geçen bilimsel paradigmada anomali giderilir.

Giderilebilen anomali


Bu şıkta anomali, yeni ve beklenmeyen bir olgunun buluşu anlamına gelir. Bu yeni olgu bazen yeni bir maddenin buluşuna ilişkindir.

Örneğin: oksijen ve X-ışınlarının buluşu anomali oluşturan bilimsel buluşlardır.

Kuhn’a göre bilimsel buluş, olağan bilim etkinliği değil de olağandışı  bilimin etkinliği sayılır.

Bu etkinlik sınırlı bir değişim olan yıkıcı-yapıcı paradigma değişikliğine yol açar

Böyle bir paradigma değişikliğinin yıkıcı yönü, teorinin bazı yardımcı hipotezlerinin yadsınmasına (reddine) yol açmasıdır.

Yadsınmış (ret edilmiş) yardımcı hipotezlerin yerine kabul edilen yeni yardımcı hipotezler bu değişime yol açmış olan anomaliyi giderir

başka bir deyişle anomaliyi oluşturan olgu açıklanmış bir olgu niteliğini alır.

Bu nedenle anomaliye giderilebilir anomali diyoruz.

Bir paradigmanın değişikliğinin yapıcı yönü ise olağan bilim döneminde olağandışı etkinliği yoluyla bir gelişim sürecini üretmesidir.

Böyle bir süreç, Lakatos’un bilimsel araştırma programının yönelttiği gelişen teori aşamaları dizisine benzer. Nitekim böyle bir paradigma değiğikliğinde, teorinin katı çekirdeğini oluşturan temel hipotezler korunur.

Giderilemez Anomali

Bazı anomalileri, kabul edilmiş paradigmanın içerdiği teori çerçevesinde gidermek olanaksızdır.

A olgusunun Q teorisi için bir giderilemez anomali olması, A’ yı dile getiren “A” önermesi ile Q’nın temel hipotezlerinin bir arada tutarsız (çelişlkili)olması demektir.

Böyle bir anomaliye giderilemez anomali diyoruz.

Olağan bilim döneminde giderilemez anomaliler ancak gelişim sürecinde gözardı edilebilirler.

Buna karşılık, gelişim süreci sonlanınca, giderilemez anomalilerin varlığı artık bilim insanları topluluğunca göz ardı edilemezler.

Olağan bilim döneminin sonunda

a) giderilemez anomalilerin artması,
 b) çözüm bekleyen olağan bilim problemlerinin azalması
c) yeni bilimsel buluşların azalması veya bütünüyle durması, kabul edilmiş olan bilimsel paradigmaya ve onun içerdiği teoriye olan güveni sarsar


Böylece olağan bilim dönemi kapanıp bunalım dönemi başlar.

Bunalım döneminde, daha önce göz ardı edilen giderilemez anomalileri ad hoc hipotezlerle
gidereme girişimleri ortaya çıkar.

Dolayısıyla bilim insanları bu anomalileri gidermeyi amaçlayan olağandışı bilimsel etkinliklere yönlenirler.

Bilim insanları bu amaçla teorilerinde değişiklikler yaparlar. Ancak, Lakatos’un deyimiyle, teorinin katı çekirdeğini oluşturan temel hipotezler bunalım döneminde de bilim insanlarının
çoğunluğunca korunurlar.

Az sayoda bilim insano kato çekirdeği bile farklo olan yeni alternatif teoriler ortaya koyarlar.

Bunlardan biri ilerde bilimsel devrim yoluyla kabul edilip eski teorinin yerine geçer. Böylece eski teori bakımından giderilemez olan anomaliler yeni teori çerçevesinde giderilebilirler.

 Başka bazı bilim insanları ise aslında giderilemez olan anomalileri katı çekirdeği değiştirmeksizin ad hoc (amaca özel) hipotezler ortaya koyarlar.

Ad hoc hipotez, anomali olarak bilinen bir olguyu açıklayacak (dolayısıyla anomali olmasını giderecek) biçimde kurgulanmış olup hiçbir yeni öndeyi veya açıklamaya katkısı olmayan hipotez demektir
Demek ki giderilmez anomali ad hoc acıklama ile yapılıyor.

Anomali giderilmez olduğundan, açıklanan önerme, dolayısıyla içerdiği ad hoc hipotez, yanlış olmalıdır.

Nitekim bunalım döneminde ortaya konulan ad hoc hipotezler ileride çürütülürler.

Bunalım dönemi, Lakatos’un deyimiyle, teori aşamaları dizisinin yozlaşmış olduğu dönemdir.

Bunalım döneminde ad hoc hipotezlerin ortaya konulması yozlaşmanın bir belirtisidir.

Anomalilerin Bilimsel Devrim Yoluyla Giderilmesi


Herhangi bir bilim dalında bilimsel devrim, kabul edilmiş olan ve olağan bilim döneminden sonra bunalım dönemine girmiş eski bilimsel paradigmanın, bilim insanlarıtopluluğunca ret edilip yerine eskisiyle hiç bağdaşamayan yeni bir bilimsel paradigmanın kabul edilmesi demektir.

Kuhn’un “bilimsel paradigma” kavramı yerine Lakatos’un “bilimsel araştırma” kavramını kullanarak “bilimsel devrim” kavramı eşdeğer bir biçimde şöyle tanımlanabilir.

Bilimsel devrim, aynı bilim dalındaki eski bilimsel araştırma programı yerine,katı çekirdeği eskisindekiyle bağdaşmayan yeni bir bilimsel araştırma programının kabul edilmesi demektir.

 Kuhn, yeni bir teorinin ortaya konulmasını buluş değil de icat sayıyır.

Buluş yeni bir olguya,icat ise yeni bir teoriye ilişkindir.

Daha önce görüldüğü gibi yeni bir olgu buluşu, sınırlı olan bir yıkıcı-yapıcı paradigma değişimine yol açar.

Yeni bir teorinin icadı ise, snırsız olan bir paradigma değişikliğine, başka bir deyişle, bilimsel devrime yol açar.

 Bilimsel devrim yıkıcı-yapıcı bir değişimdir.

Yıkıcı yönü, eski teorinin temel hipotezlerinin, en azından bazılarının, reddine yol açmasıdır.

 Yapıcı yönü ise,kabul edilen yeni teorinin ret edilen eski teoriden daha gelişmiş olmasıdır.

Kuhn, bilimsel devrimin başka bir deyişle devrimsel gelişim sürecinin şu üç özelliğini
Belirtmiştir.

1.  Devrimsel gelişlim bütünseldir, azar azar gerçekleştirilemez. Tutarsozlığa düşmemek
için birbiriyle bağlantılı olan birçok değişiklik eşzamanlı olarak yapılmalıdır.

2.  Devrimsel gelişimin birincisi ile bağlantılı olan ikinci bir özelliği, bilimsel terimlerde
anlam değişimine  yol açmasıdır.

3. Daha genel olarak, devrimsel gelişim, bilim dilinde “devrimsel” denilebilen bir anlam değişimine yol açar.

=SON=


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder